Selamlar, bu haftaki yazımda, fazlaca fazla ayrıntıya girip başları karıştırmadan, diş hareketinin tabiatından bahsetmeye çalışacağım.
Ortodontistler için artık epey olağan karşılanan büyük ölçüdeki, diş hareketleri, bilhassa de hususla fazla ilgilenmemiş bireylerde büyük bir hayret uyandırabilmektedir. Tedavilerin başında öngördüğümüz tedavi planı kimi vakit hastalara inanılması sıkıntı hareketler olarak gelmektedir.
Öncelikle temel bilgi olarak, dişler, çene kemiği içerisinde, köklerine uygun bir kemik boşluğunda durmaktadırlar. Yani bizim bakılırsamediğimiz diş etinin art tarafında, dişlerin etrafını büsbütün bir kemik sarmaktadır. Bu kemik ve diş içinde mikron seviyesinde bir boşluk bulunur ve bu aralıkta, diş ve kemiği fazlaca fazla sayıda lif bir ortada tutmaktadır. sıradan anlatımla, diş ve kemik içinde epeyce sayıda iplik halinde dokunun uzandığını düşünebilirsiniz.
Diş hareketindeki temel etken bu liflerin esneyebilme kabiliyetidir. Bunu kabaca bir amortisör sistemine benzetebiliriz. Dişler hayat uzunluğu kuvvetlere maruz kalmaktadır ve bu kuvvetleri karşılayabilmek için hareket edebilme kabiliyeti geliştirmişlerdir. Şayet bu biçimde bir düzenek oluşmasaydı, dişler gelen kuvvetler karşısında aşınmak ya da kırılmak zorunda kalacaklardır.
Ortodontik diş hareketi de, dişlerin tabiatında olan bu özelliği kullanarak uygulanmaktadır. Ortodontide verilen kuvvetler optimal seviyede olmalı, yani kemik ve diş içindeki dokulardaki kılcal kan akışını engellemeden dişlere hareket verilmelidir. Denetimsiz kuvvetler vermek, dişlere ya da kemiğe ziyan vereceği için hem tedavi sürecini birebir vakitte bu dokuların sıhhatini olumsuz olarak etkileyecektir.
Kuvvetler uygulandıktan daha sonra birinci 2-3 gün dişlerin hareketi etkin olarak devam eder, daha sonraki süreç ise yeni kemiğin oluşumunu beklemek için uzun tutulmaktadır. Hastalarımızın kimi vakit biraz da sabırsızlıkla istediği epeyce sık randevularla tedaviyi hızlandırma isteği maalesef bu yapısal durumlardan ötürü mümkün olamamaktadır. Dişe art geriye kuvvet uygulamak hareket oluşturmayıp dokulara ziyan verecektir.
Ortodontistler için artık epey olağan karşılanan büyük ölçüdeki, diş hareketleri, bilhassa de hususla fazla ilgilenmemiş bireylerde büyük bir hayret uyandırabilmektedir. Tedavilerin başında öngördüğümüz tedavi planı kimi vakit hastalara inanılması sıkıntı hareketler olarak gelmektedir.
Öncelikle temel bilgi olarak, dişler, çene kemiği içerisinde, köklerine uygun bir kemik boşluğunda durmaktadırlar. Yani bizim bakılırsamediğimiz diş etinin art tarafında, dişlerin etrafını büsbütün bir kemik sarmaktadır. Bu kemik ve diş içinde mikron seviyesinde bir boşluk bulunur ve bu aralıkta, diş ve kemiği fazlaca fazla sayıda lif bir ortada tutmaktadır. sıradan anlatımla, diş ve kemik içinde epeyce sayıda iplik halinde dokunun uzandığını düşünebilirsiniz.
Diş hareketindeki temel etken bu liflerin esneyebilme kabiliyetidir. Bunu kabaca bir amortisör sistemine benzetebiliriz. Dişler hayat uzunluğu kuvvetlere maruz kalmaktadır ve bu kuvvetleri karşılayabilmek için hareket edebilme kabiliyeti geliştirmişlerdir. Şayet bu biçimde bir düzenek oluşmasaydı, dişler gelen kuvvetler karşısında aşınmak ya da kırılmak zorunda kalacaklardır.
Ortodontik diş hareketi de, dişlerin tabiatında olan bu özelliği kullanarak uygulanmaktadır. Ortodontide verilen kuvvetler optimal seviyede olmalı, yani kemik ve diş içindeki dokulardaki kılcal kan akışını engellemeden dişlere hareket verilmelidir. Denetimsiz kuvvetler vermek, dişlere ya da kemiğe ziyan vereceği için hem tedavi sürecini birebir vakitte bu dokuların sıhhatini olumsuz olarak etkileyecektir.
Kuvvetler uygulandıktan daha sonra birinci 2-3 gün dişlerin hareketi etkin olarak devam eder, daha sonraki süreç ise yeni kemiğin oluşumunu beklemek için uzun tutulmaktadır. Hastalarımızın kimi vakit biraz da sabırsızlıkla istediği epeyce sık randevularla tedaviyi hızlandırma isteği maalesef bu yapısal durumlardan ötürü mümkün olamamaktadır. Dişe art geriye kuvvet uygulamak hareket oluşturmayıp dokulara ziyan verecektir.