Esenyurt’ta bir otelde düzenlenen “KL SUMMIT” Kuala Lumpur Forumu 6. Yıllık Konferansı’nın açılışında konuşan Kurtulmuş, konferansın, İslam dünyasının problemlerine ağırlaşması bakımından faydalı olmasını temenni etti.
İslam dünyasının tarihi olarak dönüm noktalarından birinden geçtiğini aktaran Kurtulmuş, “Ümit ediyorum ki İslam dünyası kendi ortasında birliğini sağlar, sıkıntıları da çözerek yoluna devam eder. Bu meseleleri çözmenin yanında global dünyadaki sıkıntılara karşı da yeni yanıtlar hazırlayabilir. Batı medeniyetinin insanlığa artık tahlil üretemez noktaya geldiği bu vakitte alternatif yeni fikirlere muhtaçlık var. Yeni medeniyetlerin dünyaya bakış açısına gereksinimi var. Bu çerçevede İslam medeniyetinin ve İslam dünyasının global ölçekte meselelere karşılık vermek için tam da kelam sırasının kendisine geldiği bir periyotta yaşadığımıza inanıyorum.” diye konuştu.
İslam dünyasının, çatışmalar, tahammülsüzlükler ve bunların kararı ortaya çıkan terörle anılan bir dünya haline geldiğini tabir eden Kurtulmuş, bunu ortadan kaldırmanın birinci adımının, farklı fikirlere müsamaha göstererek, bunların kendilerini söz edebilecekleri demokratik yerlerin kuvvetlendirilmesi olduğunu söylemiş oldu.
“Küresel ölçekte işbirliğini geliştirebiliriz”
Küresel problemlere tahlil bulabilmek için başta İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere Müslümanların ortalarında oluşturdukları kurumların daha güzel işler hale getirilmesi gerektiğini anlatan Kurtulmuş, “Bugünkü dünyanın hiç bir yerinde hiç bir sorunun tek başına çözülme imkanı neredeyse yoktur. Onun için Müslüman dünyasının yapması gereken, temel kıymetlerimiz çerçevesinde işbirliği yapacağımız bütün global merkezlerle bu manada fikirlerimizi bütünleştirmektir. Hakkaniyetten, adaletten, insanlıktan ve yaradılışın tabiatından gelen bedellere hürmet duyan herkesle global ölçekte bir işbirliğini geliştirebiliriz.” tabirini kullandı.
Dünyada yaşanan problemlerin global ölçekli olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Suriye’yi, Irak’ı, Yemen’i, Afrika’daki ülkeleri etkileyen vekalet savaşları, emperyalistlerin yeni cins bir emperyalist savaşı olarak ortaya koydukları, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, taşeronları olan terör örgütleri vasıtasıyla icat ettikleri bir savaştır. Bu çerçevede maalesef İslam dünyasının neredeyse tamamı, emperyalistlerin oyuncağı olan terör örgütlerinin elinde hayli büyük acılar çekmektedir. Vekalet savaşlarından en epey çeken ülkelerin başında da Türkiye gelmektedir. 40 yılı aşkın müddettir PKK’nın, PYD’nin bugün devam eden saldırganlıklarıyla DEAŞ’ın ve başka terör örgütlerinin maalesef acı çektirmiş olduğu bir millet de Türk milletidir. Ülkemiz, 40 yıldır terör örgütlerinin mensuplarıyla gayret etmek bakımından büyük bir uğraşın içerisindedir. Ve inşallah sizlerin de dualarıyla eninde sonunda Türkiye kazanacak, terör örgütleri kesinlikle tasfiye edileceklerdir.”
“Almanya’daki çok ırkçı darbe teşebbüsünü daima birlikte izliyoruz”
Konuşmasında dünyada artan çok milliyetçiliğe dikkati çeken Kurtulmuş, “Dünyadaki gelişmelerin bir kararı olarak bilhassa Batı ülkelerinde, yabancı düşmanlığı, göçmen aykırılığı ve İslamofobiyanın bir eseri olarak ırkçılık boyutlarındaki insanlık kabahati taşıyan kimi fikirlerin açık bir biçimde revaç bulduğu ortadadır. En son Almanya’daki çok ırkçı darbe teşebbüsünü daima birlikte izliyoruz. Bu darbe teşebbüsünün Almanya üzere bir ülkede ortaya çıkabiliyor olması, Avrupa’da yayılmakta olan çok ırkçılığın tehlike sinyallerinden birisidir. Bu çerçevede artan ırkçılık, Avrupa başta olmak üzere Batı dünyasında makbul ve mutedil siyaset yerini zehirlemekte ve bu manada büyük tansiyonların kaynağı olmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ve Ukrayna içindeki savaşın beraberinde Rusya ile Batı içinde olduğunu kaydeden Kurtulmuş, “Bugünkü gelişmelerin tamamı insan eseridir. Bunların hiç biri doğal felaketler kararı ortaya çıkmamıştır. Kelam sırası, karar sırası İslam dünyasına gelmiştir. Biz insanlığın tamamının hayrına olacak yeni paradigmaları oluşturmak zorundayız.” görüşünü paylaştı.
Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun, dünyanın hiç bir yerinde savaşları engelleyen bir kurum olmadığını, yapısı gereği savaşların dozunu artıran, daima hale gelmesini sağlayan bir kuruluş haline geldiğini lisana getirerek, bu kurumun bir daha elden geçirilmesinin kural olduğunu kelamlarına ekledi.
İslam dünyasının tarihi olarak dönüm noktalarından birinden geçtiğini aktaran Kurtulmuş, “Ümit ediyorum ki İslam dünyası kendi ortasında birliğini sağlar, sıkıntıları da çözerek yoluna devam eder. Bu meseleleri çözmenin yanında global dünyadaki sıkıntılara karşı da yeni yanıtlar hazırlayabilir. Batı medeniyetinin insanlığa artık tahlil üretemez noktaya geldiği bu vakitte alternatif yeni fikirlere muhtaçlık var. Yeni medeniyetlerin dünyaya bakış açısına gereksinimi var. Bu çerçevede İslam medeniyetinin ve İslam dünyasının global ölçekte meselelere karşılık vermek için tam da kelam sırasının kendisine geldiği bir periyotta yaşadığımıza inanıyorum.” diye konuştu.
İslam dünyasının, çatışmalar, tahammülsüzlükler ve bunların kararı ortaya çıkan terörle anılan bir dünya haline geldiğini tabir eden Kurtulmuş, bunu ortadan kaldırmanın birinci adımının, farklı fikirlere müsamaha göstererek, bunların kendilerini söz edebilecekleri demokratik yerlerin kuvvetlendirilmesi olduğunu söylemiş oldu.
“Küresel ölçekte işbirliğini geliştirebiliriz”
Küresel problemlere tahlil bulabilmek için başta İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere Müslümanların ortalarında oluşturdukları kurumların daha güzel işler hale getirilmesi gerektiğini anlatan Kurtulmuş, “Bugünkü dünyanın hiç bir yerinde hiç bir sorunun tek başına çözülme imkanı neredeyse yoktur. Onun için Müslüman dünyasının yapması gereken, temel kıymetlerimiz çerçevesinde işbirliği yapacağımız bütün global merkezlerle bu manada fikirlerimizi bütünleştirmektir. Hakkaniyetten, adaletten, insanlıktan ve yaradılışın tabiatından gelen bedellere hürmet duyan herkesle global ölçekte bir işbirliğini geliştirebiliriz.” tabirini kullandı.
Dünyada yaşanan problemlerin global ölçekli olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Suriye’yi, Irak’ı, Yemen’i, Afrika’daki ülkeleri etkileyen vekalet savaşları, emperyalistlerin yeni cins bir emperyalist savaşı olarak ortaya koydukları, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, taşeronları olan terör örgütleri vasıtasıyla icat ettikleri bir savaştır. Bu çerçevede maalesef İslam dünyasının neredeyse tamamı, emperyalistlerin oyuncağı olan terör örgütlerinin elinde hayli büyük acılar çekmektedir. Vekalet savaşlarından en epey çeken ülkelerin başında da Türkiye gelmektedir. 40 yılı aşkın müddettir PKK’nın, PYD’nin bugün devam eden saldırganlıklarıyla DEAŞ’ın ve başka terör örgütlerinin maalesef acı çektirmiş olduğu bir millet de Türk milletidir. Ülkemiz, 40 yıldır terör örgütlerinin mensuplarıyla gayret etmek bakımından büyük bir uğraşın içerisindedir. Ve inşallah sizlerin de dualarıyla eninde sonunda Türkiye kazanacak, terör örgütleri kesinlikle tasfiye edileceklerdir.”
“Almanya’daki çok ırkçı darbe teşebbüsünü daima birlikte izliyoruz”
Konuşmasında dünyada artan çok milliyetçiliğe dikkati çeken Kurtulmuş, “Dünyadaki gelişmelerin bir kararı olarak bilhassa Batı ülkelerinde, yabancı düşmanlığı, göçmen aykırılığı ve İslamofobiyanın bir eseri olarak ırkçılık boyutlarındaki insanlık kabahati taşıyan kimi fikirlerin açık bir biçimde revaç bulduğu ortadadır. En son Almanya’daki çok ırkçı darbe teşebbüsünü daima birlikte izliyoruz. Bu darbe teşebbüsünün Almanya üzere bir ülkede ortaya çıkabiliyor olması, Avrupa’da yayılmakta olan çok ırkçılığın tehlike sinyallerinden birisidir. Bu çerçevede artan ırkçılık, Avrupa başta olmak üzere Batı dünyasında makbul ve mutedil siyaset yerini zehirlemekte ve bu manada büyük tansiyonların kaynağı olmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ve Ukrayna içindeki savaşın beraberinde Rusya ile Batı içinde olduğunu kaydeden Kurtulmuş, “Bugünkü gelişmelerin tamamı insan eseridir. Bunların hiç biri doğal felaketler kararı ortaya çıkmamıştır. Kelam sırası, karar sırası İslam dünyasına gelmiştir. Biz insanlığın tamamının hayrına olacak yeni paradigmaları oluşturmak zorundayız.” görüşünü paylaştı.
Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun, dünyanın hiç bir yerinde savaşları engelleyen bir kurum olmadığını, yapısı gereği savaşların dozunu artıran, daima hale gelmesini sağlayan bir kuruluş haline geldiğini lisana getirerek, bu kurumun bir daha elden geçirilmesinin kural olduğunu kelamlarına ekledi.