Arda
New member
Polis “LAN” Diyebilir mi? Bilimsel Bir Yaklaşım
“Bugün sizlerle garip ama düşündürücü bir konuyu konuşmak istiyorum,” diye başladı forumdaki yazısına Ayhan. “Bir polis, görev sırasında vatandaşa ‘LAN’ diyebilir mi? Bu sadece bir dil meselesi mi, yoksa sosyal psikoloji, iletişim bilimi ve etik arasındaki sınırları mı ilgilendiriyor?”
I. Konunun Bilimsel Arka Planı
Bu tartışma yüzeyde basit görünse de, aslında dilbilim, sosyoloji ve kamu yönetimi disiplinlerinin kesişiminde yer alır.
Dil, yalnızca iletişim aracı değil; aynı zamanda otorite, güç ve statü göstergesidir.
2021 yılında Journal of Policing and Society dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, kolluk kuvvetlerinin kullandığı dilin “algılanan meşruiyet” üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vatandaşlar, polisin saygılı dil kullandığı durumlarda olaya daha yüksek oranda “adil” yaklaşmaktadır (Reisig & Mastrofski, 2021).
Ancak aynı araştırmada, gündelik konuşma diline yakın ifadelerin (örneğin Türkçedeki “lan” benzeri hitapların) bazı durumlarda “insanileştirici” bir etki yarattığı da vurgulanmıştır. Yani bağlama göre aynı kelime hem iletişimi güçlendirebilir hem de otoriteye zarar verebilir.
II. “LAN” Sözcüğünün Sosyodilbilimsel Analizi
“Lan” kelimesi Türkçede köken olarak erkekler arası samimi, bazen de kabaca görülen bir hitap biçimidir. Türk Dil Kurumu’na göre argo kategorisindedir; ancak toplumsal kullanımda bölgesel ve kültürel bağlamda farklı anlamlar kazanır.
Sosyodilbilim uzmanı Prof. Dr. Nurettin Demir’e göre, “lan” kelimesi Anadolu’nun birçok bölgesinde duygusal yoğunluk ifade eder — kızgınlık, yakınlık veya şaşkınlık gibi. Dolayısıyla kelimenin anlamı, ses tonuna ve bağlama göre değişir.
Bir polis “LAN!” dediğinde, eğer bu kelime sert bir bağlamda ve emir kipinde kullanılıyorsa, psikolojik olarak tehdit algısı yaratabilir. Ancak aynı kelime dostane veya rahatlatıcı bir tonda söylendiğinde, karşı tarafta empatik bir bağ kurma hissi de doğurabilir.
Yani mesele kelimede değil, bağlamın tonundadır.
III. Erkeklerin ve Kadınların Perspektifi
Bu tartışmada farklı düşünme biçimlerini dengelemek önemli.
Erkek araştırmacılar genellikle konuyu “otorite ve düzen” bağlamında değerlendiriyor. Örneğin emekli emniyet müdürü Mehmet Dursun’un Kollukta Dil Disiplini Üzerine Analiz (2022) makalesinde, polisin dilinin “verimlilik” ve “itaat” açısından standartlaştırılması gerektiği vurgulanıyor. Yani, polisin görev dili net, sade ve duygudan arındırılmış olmalıdır.
Kadın araştırmacılar ise sosyal etkiler ve empati ekseninde konuyu ele alıyor. Psikolog Dr. Elif Korkmaz’a göre, “Vatandaşla temas hâlinde kullanılan her kelime, güven veya korku yaratma potansiyeline sahiptir.”
Yani kadın perspektifi, dilin toplumsal yankılarına, erkek perspektifi ise görevsel işlevine odaklanır.
Bu iki bakış birleştiğinde ortaya dengeli bir sonuç çıkar: Polis ne yaparsa yapsın, dili sadece görev değil, güven inşası aracıdır.
IV. Bilimsel Yöntemle İnceleme: Gözlem ve Deney
Bu konuyu bilimsel biçimde test eden bir saha araştırması, 2023 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında 150 polis-vatandaş etkileşimi gizli kamera yöntemiyle analiz edilmiştir. Veriler, kullanılan dilin vatandaştaki psikolojik etkilerini ölçmek amacıyla kodlanmıştır.
Sonuçlar çarpıcıydı:
- “Lan” kelimesinin sert tonla kullanıldığı durumlarda vatandaşın stres seviyesi ortalama %42 artmıştır.
- Aynı kelimenin samimi tonda söylendiği durumlarda ise vatandaşın duygusal tepkisi nötr ya da pozitif olmuştur.
- Bu durum, kelimenin nörolojik olarak “tanıdık ses paterni” yarattığı ortamlarda tehdit olarak algılanmadığını göstermektedir.
Yani bilimsel olarak “LAN” kelimesi yasak değil, bağlamsal olarak risklidir.
V. Etik ve Hukuki Boyut
Türk Ceza Kanunu ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Yönetmeliği açısından bakıldığında, polisin vatandaşa hakaret veya küçültücü ifadelerle hitap etmesi yasaktır.
Ancak “lan” kelimesi, hakaret kapsamına girip girmediği bağlama göre değerlendirilir.
İçişleri Bakanlığı’nın 2020 tarihli “Kamu Görevlilerinin İletişim Dili” rehberinde açıkça belirtilmiştir: “Görevli, hitap biçiminde vatandaşın onurunu zedeleyici veya ayrımcı bir dil kullanmamalıdır.”
Bu ifade, “lan” gibi kelimelerin kullanılabileceği tek koşulu da dolaylı biçimde tanımlar: Vatandaşın onurunu zedelememesi.
VI. Sosyal Etkiler ve Toplum Psikolojisi
Sosyal psikoloji açısından dil, otoritenin meşruiyetini belirleyen en güçlü unsurlardan biridir.
American Journal of Social Psychology (2022) verilerine göre, kolluk kuvvetlerinin kullandığı dilin sıcaklığı, vatandaşın devlete olan güvenini %35 oranında etkiliyor.
Kadın araştırmacıların bu konudaki bulguları, polisin diliyle toplumun duygusal güvenliği arasında güçlü bir korelasyon olduğunu gösteriyor.
Elif Korkmaz’ın 2024 tarihli “Dil, Güç ve Güven” adlı çalışması da bu veriyi destekliyor:
> “Bir devlet görevlisi, diliyle korku yaratabilir ama aynı zamanda diliyle aidiyet de inşa edebilir. Aradaki fark, sadece tonlama ve niyettir.”
VII. Dijitalleşme ve Yeni Nesil Polis İletişimi
Yapay zekâ destekli gözetim sistemleri ve dijital raporlama süreçleri, polisin dil kullanımını da dönüştürmektedir.
Artık birçok ülkede, polis memurlarına “dijital iletişim protokolleri” eğitimi veriliyor. İngiltere ve Kanada’da görev yapan memurlar, vatandaşa hitap biçimlerini vücut kamerası kayıtları üzerinden geribildirimle analiz ediyor.
Türkiye’de bu sistem henüz yeni gelişiyor. Ancak gelecekte, yapay zekâ dil analizi sayesinde polisin ses tonu, kelime seçimi ve duygusal tepkisi anlık olarak değerlendirilebilecek.
Bu durumda “LAN” gibi ifadelerin kullanımı tamamen bağlam analiziyle ölçülebilir hâle gelecek — bilim, duygusal tonu nesnelleştirecek.
VIII. Tartışmaya Açık Sorular
– Bir kelimenin kabalığı mı yoksa tonlaması mı iletişimi belirler?
– Samimi bir toplumda “LAN” ifadesi empatik bir köprü olabilir mi?
– Polis dilinde insani sıcaklık ile profesyonellik arasında nerede çizgi çekilmeli?
– Yapay zekâ çağında dil eğitimi, etik eğitimin bir parçası hâline gelmeli mi?
Bu sorular, sadece polisi değil, tüm kamusal iletişimi yeniden düşünmeye davet ediyor.
IX. Sonuç: Bilim Ne Diyor, İnsan Ne Hissediyor?
Bilimsel veriler açık: “LAN” kelimesi tek başına doğru ya da yanlış değildir. Etkiyi belirleyen unsur, niyet, bağlam ve tonlamadır.
Erkeklerin analitik bakışı veriye odaklanırken, kadınların empatik yaklaşımı toplumsal yankıya dikkat çekiyor — ve her iki yön de aynı sonucu doğruluyor:
Dil, sadece ses değil; güvenin, saygının ve insani bağın aracıdır.
Ayhan, yazısının sonunda şöyle yazmıştı:
> “Belki de asıl soru şu: Polis ‘LAN’ diyebilir mi değil, biz birbirimize nasıl konuşmalıyız?”
Ve bu soru, forumdaki herkesin üzerinde uzun süre düşündüğü bir cümleye dönüştü.
“Bugün sizlerle garip ama düşündürücü bir konuyu konuşmak istiyorum,” diye başladı forumdaki yazısına Ayhan. “Bir polis, görev sırasında vatandaşa ‘LAN’ diyebilir mi? Bu sadece bir dil meselesi mi, yoksa sosyal psikoloji, iletişim bilimi ve etik arasındaki sınırları mı ilgilendiriyor?”
I. Konunun Bilimsel Arka Planı
Bu tartışma yüzeyde basit görünse de, aslında dilbilim, sosyoloji ve kamu yönetimi disiplinlerinin kesişiminde yer alır.
Dil, yalnızca iletişim aracı değil; aynı zamanda otorite, güç ve statü göstergesidir.
2021 yılında Journal of Policing and Society dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, kolluk kuvvetlerinin kullandığı dilin “algılanan meşruiyet” üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vatandaşlar, polisin saygılı dil kullandığı durumlarda olaya daha yüksek oranda “adil” yaklaşmaktadır (Reisig & Mastrofski, 2021).
Ancak aynı araştırmada, gündelik konuşma diline yakın ifadelerin (örneğin Türkçedeki “lan” benzeri hitapların) bazı durumlarda “insanileştirici” bir etki yarattığı da vurgulanmıştır. Yani bağlama göre aynı kelime hem iletişimi güçlendirebilir hem de otoriteye zarar verebilir.
II. “LAN” Sözcüğünün Sosyodilbilimsel Analizi
“Lan” kelimesi Türkçede köken olarak erkekler arası samimi, bazen de kabaca görülen bir hitap biçimidir. Türk Dil Kurumu’na göre argo kategorisindedir; ancak toplumsal kullanımda bölgesel ve kültürel bağlamda farklı anlamlar kazanır.
Sosyodilbilim uzmanı Prof. Dr. Nurettin Demir’e göre, “lan” kelimesi Anadolu’nun birçok bölgesinde duygusal yoğunluk ifade eder — kızgınlık, yakınlık veya şaşkınlık gibi. Dolayısıyla kelimenin anlamı, ses tonuna ve bağlama göre değişir.
Bir polis “LAN!” dediğinde, eğer bu kelime sert bir bağlamda ve emir kipinde kullanılıyorsa, psikolojik olarak tehdit algısı yaratabilir. Ancak aynı kelime dostane veya rahatlatıcı bir tonda söylendiğinde, karşı tarafta empatik bir bağ kurma hissi de doğurabilir.
Yani mesele kelimede değil, bağlamın tonundadır.
III. Erkeklerin ve Kadınların Perspektifi
Bu tartışmada farklı düşünme biçimlerini dengelemek önemli.
Erkek araştırmacılar genellikle konuyu “otorite ve düzen” bağlamında değerlendiriyor. Örneğin emekli emniyet müdürü Mehmet Dursun’un Kollukta Dil Disiplini Üzerine Analiz (2022) makalesinde, polisin dilinin “verimlilik” ve “itaat” açısından standartlaştırılması gerektiği vurgulanıyor. Yani, polisin görev dili net, sade ve duygudan arındırılmış olmalıdır.
Kadın araştırmacılar ise sosyal etkiler ve empati ekseninde konuyu ele alıyor. Psikolog Dr. Elif Korkmaz’a göre, “Vatandaşla temas hâlinde kullanılan her kelime, güven veya korku yaratma potansiyeline sahiptir.”
Yani kadın perspektifi, dilin toplumsal yankılarına, erkek perspektifi ise görevsel işlevine odaklanır.
Bu iki bakış birleştiğinde ortaya dengeli bir sonuç çıkar: Polis ne yaparsa yapsın, dili sadece görev değil, güven inşası aracıdır.
IV. Bilimsel Yöntemle İnceleme: Gözlem ve Deney
Bu konuyu bilimsel biçimde test eden bir saha araştırması, 2023 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında 150 polis-vatandaş etkileşimi gizli kamera yöntemiyle analiz edilmiştir. Veriler, kullanılan dilin vatandaştaki psikolojik etkilerini ölçmek amacıyla kodlanmıştır.
Sonuçlar çarpıcıydı:
- “Lan” kelimesinin sert tonla kullanıldığı durumlarda vatandaşın stres seviyesi ortalama %42 artmıştır.
- Aynı kelimenin samimi tonda söylendiği durumlarda ise vatandaşın duygusal tepkisi nötr ya da pozitif olmuştur.
- Bu durum, kelimenin nörolojik olarak “tanıdık ses paterni” yarattığı ortamlarda tehdit olarak algılanmadığını göstermektedir.
Yani bilimsel olarak “LAN” kelimesi yasak değil, bağlamsal olarak risklidir.
V. Etik ve Hukuki Boyut
Türk Ceza Kanunu ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Yönetmeliği açısından bakıldığında, polisin vatandaşa hakaret veya küçültücü ifadelerle hitap etmesi yasaktır.
Ancak “lan” kelimesi, hakaret kapsamına girip girmediği bağlama göre değerlendirilir.
İçişleri Bakanlığı’nın 2020 tarihli “Kamu Görevlilerinin İletişim Dili” rehberinde açıkça belirtilmiştir: “Görevli, hitap biçiminde vatandaşın onurunu zedeleyici veya ayrımcı bir dil kullanmamalıdır.”
Bu ifade, “lan” gibi kelimelerin kullanılabileceği tek koşulu da dolaylı biçimde tanımlar: Vatandaşın onurunu zedelememesi.
VI. Sosyal Etkiler ve Toplum Psikolojisi
Sosyal psikoloji açısından dil, otoritenin meşruiyetini belirleyen en güçlü unsurlardan biridir.
American Journal of Social Psychology (2022) verilerine göre, kolluk kuvvetlerinin kullandığı dilin sıcaklığı, vatandaşın devlete olan güvenini %35 oranında etkiliyor.
Kadın araştırmacıların bu konudaki bulguları, polisin diliyle toplumun duygusal güvenliği arasında güçlü bir korelasyon olduğunu gösteriyor.
Elif Korkmaz’ın 2024 tarihli “Dil, Güç ve Güven” adlı çalışması da bu veriyi destekliyor:
> “Bir devlet görevlisi, diliyle korku yaratabilir ama aynı zamanda diliyle aidiyet de inşa edebilir. Aradaki fark, sadece tonlama ve niyettir.”
VII. Dijitalleşme ve Yeni Nesil Polis İletişimi
Yapay zekâ destekli gözetim sistemleri ve dijital raporlama süreçleri, polisin dil kullanımını da dönüştürmektedir.
Artık birçok ülkede, polis memurlarına “dijital iletişim protokolleri” eğitimi veriliyor. İngiltere ve Kanada’da görev yapan memurlar, vatandaşa hitap biçimlerini vücut kamerası kayıtları üzerinden geribildirimle analiz ediyor.
Türkiye’de bu sistem henüz yeni gelişiyor. Ancak gelecekte, yapay zekâ dil analizi sayesinde polisin ses tonu, kelime seçimi ve duygusal tepkisi anlık olarak değerlendirilebilecek.
Bu durumda “LAN” gibi ifadelerin kullanımı tamamen bağlam analiziyle ölçülebilir hâle gelecek — bilim, duygusal tonu nesnelleştirecek.
VIII. Tartışmaya Açık Sorular
– Bir kelimenin kabalığı mı yoksa tonlaması mı iletişimi belirler?
– Samimi bir toplumda “LAN” ifadesi empatik bir köprü olabilir mi?
– Polis dilinde insani sıcaklık ile profesyonellik arasında nerede çizgi çekilmeli?
– Yapay zekâ çağında dil eğitimi, etik eğitimin bir parçası hâline gelmeli mi?
Bu sorular, sadece polisi değil, tüm kamusal iletişimi yeniden düşünmeye davet ediyor.
IX. Sonuç: Bilim Ne Diyor, İnsan Ne Hissediyor?
Bilimsel veriler açık: “LAN” kelimesi tek başına doğru ya da yanlış değildir. Etkiyi belirleyen unsur, niyet, bağlam ve tonlamadır.
Erkeklerin analitik bakışı veriye odaklanırken, kadınların empatik yaklaşımı toplumsal yankıya dikkat çekiyor — ve her iki yön de aynı sonucu doğruluyor:
Dil, sadece ses değil; güvenin, saygının ve insani bağın aracıdır.
Ayhan, yazısının sonunda şöyle yazmıştı:
> “Belki de asıl soru şu: Polis ‘LAN’ diyebilir mi değil, biz birbirimize nasıl konuşmalıyız?”
Ve bu soru, forumdaki herkesin üzerinde uzun süre düşündüğü bir cümleye dönüştü.