Yenilik Partisi Genel Lideri Öztürk Yılmaz, TVNET‘te Taha Hüseyin Karagöz‘ün sunumuyla yayınlanan Sert Sorular programında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
Musul Başkonsolosu olduğu periyotta DEAŞ tarafınca esir alınan ve kendisini terör örgütüne ‘Muhasebeci Kenan’ olarak tanıttığı öne sürülen Yılmaz, o periyotta yaşadıklarını anlattı.
Bu mevzuyu Türkiye’de duyduğunu söyleyen Yılmaz, “Bunu ortaya çıkaran arkadaş da orada polis olan ve benim DEAŞ’a yakın olarak şikayet ettiğim kişi.” sözünü kullandı.
“BEN DEAŞ’LA MUTABAKAT YAPTIM”
İşgalden bir gün evvel o polisin oraya gittiğini belirten Yılmaz, “Geldikten bir gün daha sonra kule nöbetine yazılıyor. Bir şey olduğu vakit haber verecekti. Bu kişi baskının olduğu gün o kadar teröristi ne hikmetse görmüyor. Görmemesi imkansız bir şey. Başkonsoloslukta çabucak o anda bir önlem alabilirdik. Bana haber geldikten bir dakika daha sonra ‘Ben çatışın’ dedim. daha sonra hükümetten ‘Çatışmayın’ talimatı geldi. ondan sonrasında ‘Ben DEAŞ’la mutabakat yaptım’ deyip muahede yapıyor onlarla.” diye konuştu.
“O MANZARAYI VERECEĞİME ÖLMEYİ TERCİH ETTİM”
DEAŞ’lıların kendisini makam odasının önüne götürdüklerinde ‘Başkonsolos’ diye çağırıp başına silah dayadıklarını söz eden Yılmaz, “Kapıyı açmamı istediler lakin ne yapmak istediklerini anlayıp açmadım. Beni orada masaya oturtup manzara alacaklardı. Ben o imgeyi vereceğime ölmeyi tercih ettim. Çekişme oldu başıma silah dayadı ‘Açacaksın’ dedi. İçeride patlayıcı olduğunu söylemiş oldum ve korktular.” açıklamasında bulundu.
Yılmaz, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“sonrasındasında polisleri dizdiler. Tarama yapacak kişinin üzerine yürüdüm. Bunu oradaki herkes biliyor. Teröristin üzerine yürüdüm ve ‘Bunlara ufak bir ziyan gelirse sizi duman ederim. Burada direniyorum. Sizin yaptığınız namussuzluktur edepsizliktir’ diye bağırdım. Ve bana karşı kimi arkadaşlarda bir nefret başladı.”
Oradan en son kendisinin çıktığını söz eden Yılmaz, gdolayıldüğü sırada Ankara’ya bildiri gönderdiğini ve bunların hepsinin kendisinde kayıtlı olduğunu kelamlarına ekledi.
Musul Başkonsolosu olduğu periyotta DEAŞ tarafınca esir alınan ve kendisini terör örgütüne ‘Muhasebeci Kenan’ olarak tanıttığı öne sürülen Yılmaz, o periyotta yaşadıklarını anlattı.
Bu mevzuyu Türkiye’de duyduğunu söyleyen Yılmaz, “Bunu ortaya çıkaran arkadaş da orada polis olan ve benim DEAŞ’a yakın olarak şikayet ettiğim kişi.” sözünü kullandı.
“BEN DEAŞ’LA MUTABAKAT YAPTIM”
İşgalden bir gün evvel o polisin oraya gittiğini belirten Yılmaz, “Geldikten bir gün daha sonra kule nöbetine yazılıyor. Bir şey olduğu vakit haber verecekti. Bu kişi baskının olduğu gün o kadar teröristi ne hikmetse görmüyor. Görmemesi imkansız bir şey. Başkonsoloslukta çabucak o anda bir önlem alabilirdik. Bana haber geldikten bir dakika daha sonra ‘Ben çatışın’ dedim. daha sonra hükümetten ‘Çatışmayın’ talimatı geldi. ondan sonrasında ‘Ben DEAŞ’la mutabakat yaptım’ deyip muahede yapıyor onlarla.” diye konuştu.
“O MANZARAYI VERECEĞİME ÖLMEYİ TERCİH ETTİM”
DEAŞ’lıların kendisini makam odasının önüne götürdüklerinde ‘Başkonsolos’ diye çağırıp başına silah dayadıklarını söz eden Yılmaz, “Kapıyı açmamı istediler lakin ne yapmak istediklerini anlayıp açmadım. Beni orada masaya oturtup manzara alacaklardı. Ben o imgeyi vereceğime ölmeyi tercih ettim. Çekişme oldu başıma silah dayadı ‘Açacaksın’ dedi. İçeride patlayıcı olduğunu söylemiş oldum ve korktular.” açıklamasında bulundu.
Yılmaz, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“sonrasındasında polisleri dizdiler. Tarama yapacak kişinin üzerine yürüdüm. Bunu oradaki herkes biliyor. Teröristin üzerine yürüdüm ve ‘Bunlara ufak bir ziyan gelirse sizi duman ederim. Burada direniyorum. Sizin yaptığınız namussuzluktur edepsizliktir’ diye bağırdım. Ve bana karşı kimi arkadaşlarda bir nefret başladı.”
Oradan en son kendisinin çıktığını söz eden Yılmaz, gdolayıldüğü sırada Ankara’ya bildiri gönderdiğini ve bunların hepsinin kendisinde kayıtlı olduğunu kelamlarına ekledi.