celikci
New member
Müsilaj belasıyla boğuşan Marmara için yeni bir tehlike! Ege’den gelen kimyasal atıklar denizi lağıma döndürebilir
Ege Denizi’nin kirlenmesinde rol oynayan kaynaklardan Ergene Irmağı, Meriç suyu ile birleşerek Saros’dan denize dökülüyor. Ağır kimyasal kirlilik yüklerini yıllardır Ege’ye taşıyan Ergene’nin kurtarılması için hayata geçirilen derin deşarj projesi ise uzmanlar tarafınca yetersiz görülüyor.
ATIKLAR MARMARA DENİZİ‘NİN AÇIKLARINA VERİLİYOR
Ergene’ye hayat vermesi planlanan proje kapsamında, bilhassa Çerkezköy, Çorlu, Ergene ilçeleri ile Büyükkarıştıran beldelerini kapsayan geniş bölgeye yayılmış yaklaşık 2 bine yakın fabrikadan çıkan atık sular, müşterek atık su arıtma tesislerinden geçirildikten daha sonra 3 metre çapındaki 59 km’lik boru çizgisi ile Marmara Denizi‘nin 4.5 kilometre açığına veriliyor.
ARITMA TESİSLERİ TAMAMLANDI
Bu kapsamda Tekirdağ’daki 5 müşterek arıtma tesisinden Muratlı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arıtma tesisi, çalışmaya başlarken, Ergene 1, Ergene 2 ve Çorlu 1 Organize Sanayi bölgelerindeki arıtma tesisleri de tamamlanmış durumda.
PROJEYİ TASAYLA İZLİYORLAR
Milliyet’in haberine göre, bu projeye telaşla yaklaşan uzmanlar, şu an Saros Körfezi’ne akan Trakya’daki kirliliğin evsel arıtma sistemiyle Marmara’ya verilmesi durumunda, müsilaj felaketi yaşayan Marmara’nın tam bir lağıma dönüşeceğini savunuyor.
“KAYGI VERİYOR”
Trakya’daki kirliliğin üzerine değerli araştırmalara imza atan ekoloji uzmanı Prof. Dr. Doğan Kantarcı, “Ergene Irmağı, kimyasal atık ve ağır metal kirliliği ile zehir suyuna dönmüş durumda. Meriç Irmağı de Bulgaristan’dan bırakılan kirleticilerle çok makus durumda. Ergene ve Meriç birleşerek Ege’ye dökülmesi gelecek açısından korku veriyor” dedi.
“SANAYİ SUYU MÜSİLAJ KADAR KOLAY TEMİZLENEMEZ”
“TEHDİT PANDEMİYLE KATLANDI”
Namık Kemal Üniversitesi Etraf Mühendisliği Kısmı’ndan Prof. Dr. Füsun Ekmekyapar, Ege Denizi’nin Ergene-Meriç sularından taşınan kirletici yüklerin tesirinde olduğunu belirterek, şunları söylemiş oldu:
“Ege’deki akıntı yapısı şu an için kirlilik birikiminin önüne geçiyor olsa da kirleticilere tedbir alınmadığı takdirde gelecekte Marmara’daki benzeri tablolarla karşılaşabiliriz. Derin deşarj projesi ağır kimyasal kirliliğin arıtılmasını sağlayacak sistemlerden oluşmuyor. Denizlerimiz yıllardır tehdit altında. Süreç, pandemi ile katlanmış oldu. Kovid-19’dan dolayı deterjan kullanma ölçüsü arttı. Evsel atık sular uygun biçimde arıtılamadığı, ziraî kirlilik yükleri önlenemediği için bu tablo karşımıza çıktı.”
“MARMARA DA KİRLENİYOR”
Hidrobiyoloji Uzmanı Levent Artüz, derin deşarj projesinin hemen durdurulması gerektiğini belirterek, “Ege’ye Meriç-Ergene üzerinden kimyasal kirlilik akıyor. Ergene’ye deşarj edilen kirleticiler ise yeni tesislerde arıtılarak Marmara Denizi’nin 50 metre derinine deşarj edilmeye başlandı. Lakin kirletici yüklerin boyutunun tüm parametreler ışığında ortaya konulması gerekir. Ergene’ye deşarj sürdürülürse yakın gelecekte önemli memleketler arası bir sorun doğacaktır. Bölgede kirli suyun Marmara’ya akmaya devam ettiği, Ege ve Karadeniz’in olumsuz etkileneceğini saptadık. Marmara Denizi 2000 yılından beri foseptik çukurudur. Önemli tedbirlerin alınması gerekir” dedi.
Ege Denizi’nin kirlenmesinde rol oynayan kaynaklardan Ergene Irmağı, Meriç suyu ile birleşerek Saros’dan denize dökülüyor. Ağır kimyasal kirlilik yüklerini yıllardır Ege’ye taşıyan Ergene’nin kurtarılması için hayata geçirilen derin deşarj projesi ise uzmanlar tarafınca yetersiz görülüyor.
ATIKLAR MARMARA DENİZİ‘NİN AÇIKLARINA VERİLİYOR
Ergene’ye hayat vermesi planlanan proje kapsamında, bilhassa Çerkezköy, Çorlu, Ergene ilçeleri ile Büyükkarıştıran beldelerini kapsayan geniş bölgeye yayılmış yaklaşık 2 bine yakın fabrikadan çıkan atık sular, müşterek atık su arıtma tesislerinden geçirildikten daha sonra 3 metre çapındaki 59 km’lik boru çizgisi ile Marmara Denizi‘nin 4.5 kilometre açığına veriliyor.
ARITMA TESİSLERİ TAMAMLANDI
Bu kapsamda Tekirdağ’daki 5 müşterek arıtma tesisinden Muratlı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arıtma tesisi, çalışmaya başlarken, Ergene 1, Ergene 2 ve Çorlu 1 Organize Sanayi bölgelerindeki arıtma tesisleri de tamamlanmış durumda.
PROJEYİ TASAYLA İZLİYORLAR
Milliyet’in haberine göre, bu projeye telaşla yaklaşan uzmanlar, şu an Saros Körfezi’ne akan Trakya’daki kirliliğin evsel arıtma sistemiyle Marmara’ya verilmesi durumunda, müsilaj felaketi yaşayan Marmara’nın tam bir lağıma dönüşeceğini savunuyor.
“KAYGI VERİYOR”
Trakya’daki kirliliğin üzerine değerli araştırmalara imza atan ekoloji uzmanı Prof. Dr. Doğan Kantarcı, “Ergene Irmağı, kimyasal atık ve ağır metal kirliliği ile zehir suyuna dönmüş durumda. Meriç Irmağı de Bulgaristan’dan bırakılan kirleticilerle çok makus durumda. Ergene ve Meriç birleşerek Ege’ye dökülmesi gelecek açısından korku veriyor” dedi.
“SANAYİ SUYU MÜSİLAJ KADAR KOLAY TEMİZLENEMEZ”
“TEHDİT PANDEMİYLE KATLANDI”
Namık Kemal Üniversitesi Etraf Mühendisliği Kısmı’ndan Prof. Dr. Füsun Ekmekyapar, Ege Denizi’nin Ergene-Meriç sularından taşınan kirletici yüklerin tesirinde olduğunu belirterek, şunları söylemiş oldu:
“Ege’deki akıntı yapısı şu an için kirlilik birikiminin önüne geçiyor olsa da kirleticilere tedbir alınmadığı takdirde gelecekte Marmara’daki benzeri tablolarla karşılaşabiliriz. Derin deşarj projesi ağır kimyasal kirliliğin arıtılmasını sağlayacak sistemlerden oluşmuyor. Denizlerimiz yıllardır tehdit altında. Süreç, pandemi ile katlanmış oldu. Kovid-19’dan dolayı deterjan kullanma ölçüsü arttı. Evsel atık sular uygun biçimde arıtılamadığı, ziraî kirlilik yükleri önlenemediği için bu tablo karşımıza çıktı.”
“MARMARA DA KİRLENİYOR”
Hidrobiyoloji Uzmanı Levent Artüz, derin deşarj projesinin hemen durdurulması gerektiğini belirterek, “Ege’ye Meriç-Ergene üzerinden kimyasal kirlilik akıyor. Ergene’ye deşarj edilen kirleticiler ise yeni tesislerde arıtılarak Marmara Denizi’nin 50 metre derinine deşarj edilmeye başlandı. Lakin kirletici yüklerin boyutunun tüm parametreler ışığında ortaya konulması gerekir. Ergene’ye deşarj sürdürülürse yakın gelecekte önemli memleketler arası bir sorun doğacaktır. Bölgede kirli suyun Marmara’ya akmaya devam ettiği, Ege ve Karadeniz’in olumsuz etkileneceğini saptadık. Marmara Denizi 2000 yılından beri foseptik çukurudur. Önemli tedbirlerin alınması gerekir” dedi.