celikci
New member
Marmara’daki Çınarcık çukurunda, denizdeki canlı hayatını yok edebilecek olan hidrojen sülfür bulundu
4 aydır Marmara Denizi‘ni tesiri altına alan deniz salyasına tahlil yollarını arayan bilim insanlarının açık denizde yaptığı son sefer, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Türkiye’nin en büyük ve donanımlı araştırma gemisi Alemdar II ile yapıldı. Milliyet’in haberine bakılırsa 12 bilim insanı, birinci araştırmalarını İstanbul Boğazı Beykoz açıklarında yaptı. çabucak sonrasında gemi, enstitü tarafınca uzun yıllardır takip edilen 1270 metre derinliğindeki Çınarcık çukurundaki istasyona yöneldi.
ÜZÜCÜ SONUÇLAR ELDE EDİLDİ
Bu noktada gemideki gelişmiş oşinografik ekipman denize indirildi. Bilimsel seferin önderi kimyasal oşinograf Prof. Dr. Nuray Çağlar, iklim değişikliğiyle ilgili de kıymetli bilgiler sunan istasyonunda üzücü sonuçlar elde ettiklerini söylemiş oldu.
EKOLOJİDE YENİ BİR PERİYODA GEÇİLMİŞ
Marmara Denizi’nin bu noktasında hidrojen sülfürün (sülfitli bileşikler) kaydedilmesi seferin en kıymetli ve çarpıcı kararı oldu. Deniz suyunda kelam konusu bulguları destekleyen fizikî ve kimyasal bulgular ölçümlendi. Prof. Dr. Çağlar, deniz ekosisteminin sağlıklı olup olmadığının en net gözlemlendiği istasyonlardan Çınarcık çukurunun derinliklerinde tespit edilen hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisinde yeni bir periyoda geçildiğinin delili olduğunu söylemiş oldu.
“TESPİTLERİMİZİ SUNACAĞIZ”
2019 Mayıs ve Ekim aylarında iki sefer geldikleri Çınarcık çukurunda hidrojen sülfüre rastlamadıklarını vurgulayan Prof. Dr. Çağlar, “Deniz salyası, aşağı yanlışsız çöktüğü derinliklerde ve farklı metrelerden alınan örneklerde gözlemlendi. Hidrojen sülfür, denizde kâfi oksijen kalmayınca oluşur. Bu durum 45C kodlu istasyonda 500 metreden itibaren derinliklere yanlışsız hidrojen sülfür olduğunu açıkça gösteriyor. Laboratuvar araştırmalarımızda hidrojen sülfürün oluşum niçinlerini bulmaya çalışacağız. Bilimsel makalemizle tespitlerimiz sunacağız” dedi.
Prof. Dr. Çağlar, “Sağlıklı bir ekosistemde görülmesinin dilek edilmediği bir çözünmüş gaz olan hidrojen sülfürün bir litrede 2-2.5 mg oranında bulunması esasen çok kritik düzeylerde olan deniz suyunun kimyasal özelliklerinin bozulduğunu gösterdi” halinde konuştu.
“EKOLOJİ İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR”
Enstitü müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ise, uzun müddettir takip ettikleri istasyonda karşılaşılan hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisi için alarm çanlarının çaldığını doğruladığını vurguladı. Prof. Gazioğlu, “Ölçümlerin tekrar edilmesi ve hidrojen sülfür üzere kimyasal ve fizikî değişimlerin kayda alınması geleceğimiz için kıymetli. Ekolojik modellemelerin bu gerçeklikle yenilenmesi gerekiyor” dedi.
4 aydır Marmara Denizi‘ni tesiri altına alan deniz salyasına tahlil yollarını arayan bilim insanlarının açık denizde yaptığı son sefer, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Türkiye’nin en büyük ve donanımlı araştırma gemisi Alemdar II ile yapıldı. Milliyet’in haberine bakılırsa 12 bilim insanı, birinci araştırmalarını İstanbul Boğazı Beykoz açıklarında yaptı. çabucak sonrasında gemi, enstitü tarafınca uzun yıllardır takip edilen 1270 metre derinliğindeki Çınarcık çukurundaki istasyona yöneldi.
ÜZÜCÜ SONUÇLAR ELDE EDİLDİ
Bu noktada gemideki gelişmiş oşinografik ekipman denize indirildi. Bilimsel seferin önderi kimyasal oşinograf Prof. Dr. Nuray Çağlar, iklim değişikliğiyle ilgili de kıymetli bilgiler sunan istasyonunda üzücü sonuçlar elde ettiklerini söylemiş oldu.
EKOLOJİDE YENİ BİR PERİYODA GEÇİLMİŞ
Marmara Denizi’nin bu noktasında hidrojen sülfürün (sülfitli bileşikler) kaydedilmesi seferin en kıymetli ve çarpıcı kararı oldu. Deniz suyunda kelam konusu bulguları destekleyen fizikî ve kimyasal bulgular ölçümlendi. Prof. Dr. Çağlar, deniz ekosisteminin sağlıklı olup olmadığının en net gözlemlendiği istasyonlardan Çınarcık çukurunun derinliklerinde tespit edilen hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisinde yeni bir periyoda geçildiğinin delili olduğunu söylemiş oldu.
“TESPİTLERİMİZİ SUNACAĞIZ”
2019 Mayıs ve Ekim aylarında iki sefer geldikleri Çınarcık çukurunda hidrojen sülfüre rastlamadıklarını vurgulayan Prof. Dr. Çağlar, “Deniz salyası, aşağı yanlışsız çöktüğü derinliklerde ve farklı metrelerden alınan örneklerde gözlemlendi. Hidrojen sülfür, denizde kâfi oksijen kalmayınca oluşur. Bu durum 45C kodlu istasyonda 500 metreden itibaren derinliklere yanlışsız hidrojen sülfür olduğunu açıkça gösteriyor. Laboratuvar araştırmalarımızda hidrojen sülfürün oluşum niçinlerini bulmaya çalışacağız. Bilimsel makalemizle tespitlerimiz sunacağız” dedi.
Prof. Dr. Çağlar, “Sağlıklı bir ekosistemde görülmesinin dilek edilmediği bir çözünmüş gaz olan hidrojen sülfürün bir litrede 2-2.5 mg oranında bulunması esasen çok kritik düzeylerde olan deniz suyunun kimyasal özelliklerinin bozulduğunu gösterdi” halinde konuştu.
“EKOLOJİ İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR”
Enstitü müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ise, uzun müddettir takip ettikleri istasyonda karşılaşılan hidrojen sülfürün Marmara Denizi ekolojisi için alarm çanlarının çaldığını doğruladığını vurguladı. Prof. Gazioğlu, “Ölçümlerin tekrar edilmesi ve hidrojen sülfür üzere kimyasal ve fizikî değişimlerin kayda alınması geleceğimiz için kıymetli. Ekolojik modellemelerin bu gerçeklikle yenilenmesi gerekiyor” dedi.