Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, The Ankara Otel’de düzenlenen iftar programında ulaştırma muhabirleriyle bir ortaya gelerek, gündeme ait soruları yanıtladı.
Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı kapsamında hazırlanan “Ulaştırma 2053 Vizyonu”nun ülke idaresi için değerli olduğunu söz eden Karaismailoğlu, bugün yaşanan sıkıntıların âlâ tahlil edilerek, gelecek senelerda çıkacak meselelere bugünden hazırlıklı olunması, planların ona bakılırsa yapılması gerektiğini söylemiş oldu.
Karaismailoğlu, bugünkü gereksinim tahlilleri, gelişmekte olan süreçler, üretim ve istihdamdaki gelişmeler, kalkınma planları ışığında ülkenin potansiyelinin ortak akılla düzgün kıymetlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, bu vizyonla yılların planlanması gerektiğini anlattı.
Son 20 yılda yapılan büyük yatırımları daha da etkinleştirecek ve bunlara yardımcı olacak, ülkenin gelecek senelerda yaşayabileceği sıkıntılar üzerine bugünden hazırlanılmasını sağlayacak master planların şayet olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, “Ülkelerin master planları şayet olmazsa yaptığınız işlerin de bir yararı olmaz. Bunları düzgün planlayıp, birbiriyle entegre edip uyumu sağlamak lazım. Son 20 yıldır 170 milyar dolarlık yatırım yaptık” diye konuştu.
Yapılan yatırımlara ait bilgi veren Karaismailoğlu, ülkenin 2053’e kadar karşılaşacakları olaylara karşı planların hazırlandığını bildirdi.
Karaismailoğlu, 2053 yılına kadar 198 milyar dolarlık yatırım yapılacağını, demir yolu ve haberleşme yüklü yatırım devrine girildiğini kaydetti.
“Ukrayna’nın Karadeniz’deki kıyılarında bekleyen 22 gemimiz var”
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tesirlerine değinen Karaismailoğlu, Ulusal Savunma ve Dışişleri bakanlıkları uyumunda değerli gelişmelerin yaşandığını belirtti.
Karaismailoğlu, Rusya’nın denetimindeki Azak Denizi ve Kerç Boğazı’nda bekleyen ayçiçeği yağı yüklü Türk gemilerinin haftalar evvel döndüğünü anımsatarak, şöyleki konuştu:
“Şu anda bilhassa Ukrayna’nın Karadeniz’deki kıyılarında bekleyen 22 gemimiz var. Bunlardan birden fazla Türk sahipli. Türk bayraklı olanlar da var ortasında. Hatta bugün Ukrayna Büyükelçisi ile istişare yaptık. O gemileri oradan almamız gerekiyor. Başlarda 200’ün üzerinde mürettebat vardı, onların bir kısmını tahliye ettik. Artık 90 mürettebat var lakin onlar tahliye talebinde bulunmadı, gemiyi terk etmek istemiyorlar. Gemilerde tahıl, ayçiçeği yağı, demire kadar yük var. 50 güne yaklaştı. Gemi sahipleri de huzursuz, müjdeli haber bekliyor. Biz de teyakkuz halindeyiz. Arama Kurtarma Merkezimizden çalışan gemi adamlarıyla daima irtibattayız. Hem Rusya hem Ukrayna tarafıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’nin haricinde diğer ülkelerin de gemiler var. Bölgede yaklaşık 100 gemi bulunuyor. Bir an evvel bunların kurtarılması lazım lakin savaşın bitmesi lazım. Ayrıyeten geminin haricinde limanda bilhassa Ukrayna tarafında ihracat bekleyen yükler var. Öbür taraftan aslında bizim limanlarda Ukrayna’ya gitmek üzere bekleyen yükler de bulunuyor. Savaş ortamı her şeyi altüst ediyor.”
Birinci yardım ve oradaki yaralıların kurtulması için Ulusal Savunma Bakanlığının uğraştığını vurgulayan Karaismailoğlu, “Biz de onlara gemi tedarikinde bulunduk. Yaklaşık 10 gündür hazır bekletiyoruz, birinci yardım gereçleri ve buraya gelecek yaralıların Türkiye’ye ulaşması açısından lakin orada da mutabakat sağlanamadı iki ülke içinde. Önemli çalışma var, iki tarafla da fazlaca ağır diplomasi devam ediyor. Gönül istiyor ki bu savaş bir an evvel bitsin, hareketlilik yeniden devam etsin. Rusya limanlarında bir nebze olsun hareketlilik başladı fakat maalesef Ukrayna tarafında bu hareketi goremiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Karaismailoğlu, Karadeniz’deki ticaretin de savaştan etkilendiğini, birinci günlerden farklı olarak biraz hareketlilik yaşandığını lisana getirdi. Bilhassa Ro-Ro alanında Rusya limanlarına çalışan Türk sahipli gemilerin olduğunu belirten Karaismailoğlu, savaş ortamından dolayı tedirginlik yaşandığını aktardı.
“Savaş ortamı ulaştırma bölümünü de huzursuz etti”
Havacılık bölümünün de savaştan önemli biçimde etkilendiğine dikkati çeken Karaismailoğlu, Ukrayna hava alanının kapalı olması niçiniyle bu ülkeyle hiç bir havacılık ulaşımının olmadığını bildirdi.
Karaismailoğlu, savaş ortamı olmasaydı Ukrayna’dan önemli turist beklendiğini, Rusya tarafınca da planlandığı kadar olmasa da kıymetli bir turist gelmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışma yaptığını anlattı.
Savaş ortamının tüm dallar üzere ulaştırma dalını de huzursuz ettiğini belirten Karaismailoğlu, savaşın bir an evvel bitmesi temennisinde bulundu.
Karaismailoğlu, deniz yoluyla taşınan yüklerin kara yoluyla taşınmasının mümkün olmadığını tabir ederek, “Büyük bir gemi neredeyse 5 bin kamyonun taşıdığı yükü taşıyor. O yüzden az da olsa denizde olmayan ticari faaliyet, kara yoluna da yansımış oldu. Oradaki talep fazla olunca orada da birikmeler başladı. Gürcistan tarafıyla daima görüşüyoruz, hatta arkadaşlarımız Gürcistan’a gidiyorlar, onlarla görüşüp, trafiği hızlandırma tarafında uğraşımız var.” dedi.
İhracattaki artıştan dolayı hudut kapılarında yoğunluk olduğunu, deniz ticaretinin aksaması ötürüsıyla ekstra yük bindiğini ve hepsini takip ettiklerini vurgulayan Karaismailoğlu, binin üzerinde tırın beklediğini kaydetti.
Karaismailoğlu, Karadeniz’deki mayınlar konusunda iki tarafın da farklı konuştuğuna işaret ederek, “Mayınların bu kadar kısa müddette İstanbul yakınlarına gelmesi mümkün değil. Ukrayna’daki mayınların hür bırakılması bize de garip geliyor. O yüzden daima mayın tarama gemileri dolaşıyor. Bu da bir telaş yaratıyor. Riskli bölge olarak gözüküyor o taraflar. Oradaki ticareti etkileyen faktör bu. Savaş ortamından dolayı birtakım belirsizlikler var. Savaşın bitişiyle bunlar kısa müddette ortadan kalkacak.” diye konuştu.
“Amacımız ortak altyapı şirketi kurmak”
Haberleşme alanında fiber ve ortak altyapı kurulmasının en değerli gündemlerinden biri olduğu bilgisini veren Karaismailoğlu, “Özellikle Türk Telekom’daki pay yapısının değişmesinden daha sonra bu daha da kolaylaştı. Hedefimiz ortak altyapı şirketi kurmak ve mobili birbirinden ayırıp, fiber altyapı ağımızı mümkün olduğu kadar genişletmek.” sözlerini kullandı.
Karaismailoğlu, 5G konusunda önemli çalışmalar olduğuna dikkati çekerek, yerli ve ulusal 5G çalışmalarının devam ettiğini lakin dünyada da 5G’nin hala tartışıldığını lisana getirdi.
Bir taraftan yerli ve ulusal şebeke kurmak için ağır çalışma sarf ederken dünyadaki gelişmeleri de takip ettiklerini vurgulayan Karaismiloğlu, 5G’ye geçildiğinde tahminen abonelerin bunu hissedemeyeceğini lakin bilhassa endüstride, medikalde ve öbür kesimlerde 5G’nin yararının olacağını, bunun da önemli bir altyapı gerektirdiğini bildirdi.
“Yavuz Sultan Selim Köprüsü 2026’da devlete teslim edilecek”
Karaismailoğlu, yap-işlet-devlet (YİD) modeliyle yapılan projelere değinerek, bu ve kamu-özel iş birliği formlarını fizibilitesi uygun işlerde kullanmaya devam edeceklerini, yaptıkları projelerin ardında olduklarını söylemiş oldu.
Projelerin fayda-maliyet-etki tahlillerini yaptıklarında, her istikametiyle faydalı olduğunu gördüklerini belirten Karaismailoğlu, dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını niçiniyle hareketliliklerin azalmasına bağlı olarak projelerin fizibilitelerinde beklenen geri dönüşlerin sağlanamadığını anlattı. Karaismailoğlu, bu yıl prestijiyle gelir akışının artarak devam edeceği bilgisini vererek, bu projelerin 2023’ten daha sonra direkt devlete gelir akışı sağlamaya başlayacağını, 2030’da direkt gelir akışı sağlar hale geleceğini, 2040’ta ise projelerin işletmecinin olmadığı, büsbütün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yönettiği projeler haline dönüşeceğini kaydetti.
YİD’lerin vadeli işletmeler olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün 2026’da devlete teslim edileceğini bildirdi.
Karaismailoğlu, YİD projelerinde değerli gelişmeler olacağına dikkati çekerek, “Özellikle Antalya-Alanya Otoyolu ihalesini hazırlıyoruz. Yaz aylarında YİD olarak ihalesini yapacağız. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projesi’nin ihalesini de hazırlıyoruz. Fizibilitesi uygun projelerde YİD modelini kullanmaya devam edeceğiz.” dedi.
“2024 yılı sonu prestijiyle Ankara-İzmir YHT Sınırı’nı açma gayemiz var”
Bu yıl sonu prestijiyle Ankara-Sivas YHT Sınırı’nı hizmete alacakları bilgisini veren Karaismailoğlu, Ankara-İzmir YHT Çizgisi çalışmalarının da devam ettiğini söylemiş oldu.
Karaismailoğlu, kelam konusu sınırdaki ihale problemlerinin çözüldüğünü, çalışmaların süratle devam ettiğini aktararak, “2024 yılı sonu prestijiyle Ankara-İzmir YHT Çizgisi’ni açma maksadımız var. Ankara-İstanbul güzergahında YHT ile 4 saati bulan seyahat mühleti Bilecik’te çalışmaları süren tüneller bittiğinde 45 dakika daha kısalacak. Önümüzdeki yılın sonuna yanlışsız o tüneller de açılınca müddet yaklaşık 3 saat 15 dakikaya inecek. Onun haricinde da sefer saatlerini de talep çok artırıyoruz. Saat başı tren kaldırma üzere bir gayemiz var.” diye konuştu.
Karaismailoğlu, Kapıkule-Çerkezköy-Halkalı çizgisinde çalışmaların sürdüğünü tabir ederek, bir taraftan Avrupa sınırında Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan ile kapasitenin artırılmasına ilgili görüşmelerin devam ettiğini, bir taraftan da denizde İzmir’den İtalya ve İspanya’ya, Karasu’dan Köstence, Varna, Rusya limanlarına Ro-Ro çizgisinin artırılmasına ait projelerinin olduğunu bildirdi.
Öte yandan, yerli ve ulusal trenin test süreçlerinin sürdüğü bilgisini veren Karaismailoğlu, yaklaşık 6 bin kilometreye kadar test yapıldığını, sertifikasyon süreçlerinin devam ettiğini bildirdi. Karaismailoğlu, “Yerli ve ulusal trenimiz varsayımı yaz ayları ortasında yolcu taşımaya başlayacak, saatte 160 kilometre sürate sahip olacak. Bir taraftan da 225 kilometre/saat sürate kadar çıkabilecek trenin de tasarım çalışmaları devam ediyor. Artık biz, bir taraftan tıpkı zamandamir yolu sınırımızı artırırken demir yolu araçları ve ekipmanları tarafında da epeyce kıymetli işler yapıyoruz. Kendi süratli trenini üreten bir ülke olarak 28 bin kilometreye çıkacak demir yolu sınırımızda da kendi trenlerimizi çalıştırmak için projelerimizi yürütüyoruz.” sözlerini kullandı.
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Sınırı’nın ve Marmaray’ın yapılmasıyla Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz bir akım oluşturularak Kuzey Koridor’a alternatif oluşturduklarını vurgulayan Karaismailoğlu, bu sınırın geliştirilmesi için epey kıymetli çalışmalarının olduğunu lisana getirdi. Karaismailoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı devri haricinde buradan yıllık 5 bin blok tren seferinin düzenlendiğini, yüzde 30 hisse almak için çalışmalar yürüttüklerini söylemiş oldu.
Savaş periyoduyla birlikte Orta Koridor’un kıymetinin epeyce daha açığa çıktığına dikkati çeken Karaismailoğlu, orada da altyapı eksikliğinin olduğunu fakat mevcut çizgisi tam kapasiteyle kullanmaya çalıştıklarını anlattı.
Karaismailoğlu, Divriği-Kars-Ahılkelek çizgisinde kapasiteyi 3 katına çıkaracak yeni ihale çalışmalarının olduğunu belirterek, Nahçıvan üzerinden de farklı bir koridor çalışmalarının olduğunu kaydetti.
“Rize-Artvin Havalimanı’nda birinci test uçuşu bölgede heyecan yarattı”
Bakan Karaismailoğlu, Rize-Artvin Havalimanı’nın da hayli değer verdikleri projelerden biri olduğunu belirterek, “Üstyapı prestijiyle işler toparlandı artık ince işler, yol temasları yapılıyor. İnşallah eksikleri giderdikten daha sonra mayıs sonuna gerçek Rize-Artvin Havalimanı’nı açmak için hazırlıklarımız devam ediyor. Bugün birinci test uçuşu yapıldı, bölgede bir heyecan yarattı.” dedi.
“Kanal İstanbul’un ehemmiyeti daha da arttı”
Kanal İstanbul’un büsbütün alternatif bir su yolu olarak projelendirildiğini tabir eden Karaismailoğlu, “Projede ulaşım yollarımıza başladık, kara yolları ve demir yollarındaki çalışmalarımız başladı. Ulaşım gereksinimlerinin alternatiflerini sunduktan daha sonra hafriyat sürecine başlayacağız. Kanal İstanbul uzun soluklu, maliyeti yüksek bir proje. Bilhassa genel bütçeye yük olmadan projeyi yapmak için de finansal modellerde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah orada da önemli bir gelişme olacak.” diye konuştu.
Karaismailoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Montrö Boğazlar Mukavelesi’nin ehemmiyetinin gündeme gelmesinin akabinde Kanal İstanbul’un bu mukaveleyi tartışmaya açacağına dair tenkitler geldiğinin hatırlatılması üzerine şu değerlendirmede bulundu:
“Bence Kanal İstanbul’un ehemmiyeti daha da arttı. Kanal İstanbul’un imalini eleştirenler yalnızca bu işi bir emlak, rant dedikodu siyasetine dönüştürerek karalamaya çalışıyorlar. meğer biz burada global bir lojistik hareketten bahsediyoruz. Zira bu alternatif bir su yoludur, olması gereken bir projedir. O yüzden bir dedikodu siyasetine alet edilecek yalnızca bir rant emlak projesi olarak göstermek onların sıradanliklerini gösterir. Büyük, kuvvetli Türkiye, bu büyük mega projeleri yapmak zorunda. Ulaşım projelerinde Kanal İstanbul’un altından geçecek olan Halkalı-Ispartakule Demir Yolu Projesi’ne başladık, Sazlıdere Köprüsü ile Başakşehir-Bahçeşehir-Hadımköy Otoyolu Projesi kapsamında Kanal İstanbul’a nazaran projelendirilerek başlandı ve çalışmaları devam ediyor. Montrö’nün Kanal İstanbul ile hiç bir alakası yok. Zira bu mukavele hem İstanbul Boğazı’nı hem Marmara Denizi’ni birebir vakitte Çanakkale Boğazı’nı kapsayan bir mutabakattır. Kanal İstanbul’dan geçenler Marmara Denizi’ni de Çanakkale Boğazı’nı da kullanacak. O yüzden burada Montrö’ye karşıt hiç bir şey yok.”
Kanal İstanbul’un planlanan maliyetinde bir değişiklik olmadığını lisana getiren Karaismailoğlu, Türkiye’de bu işi yapabilecek büyüklükte firmaların bulunduğunu, onlarla bir arada altyapı konusunda dünyanın önde gelen firmalarının da bu projeyi yapabilmek için ortalarında şimdiden yarış yaşandığını bildirdi.
“İstanbul’da yaz ayları prestijiyle metroları açmaya başlayacağız”
Bilhassa İstanbul’da yaz ayları prestijiyle metroları açmaya başlayacaklarını vurgulayan Karaismailoğlu, “İlk Kağıthane-Havalimanı Metro Çizgisi ile başlıyoruz açmaya, peşinden Kadıköy-Kartal-Pendik kontağını Sabiha Gökçen’e kadar uzatacağız. Ayrıyeten Çam ve Sakura Kent Hastanesi’ne yönelik 6,5 kilometre metro çizgisini da ağustos ayı prestijiyle bitirmeyi hedefledik. Belediyenin sorumluluğunda olan 100 kilometrelik metro sınırının da bir an evvel bitmesi gerekiyor. Zira bunlar birlikte planlanmış ve birbirini tamamlayan projelerdir. O yüzden o tarafı da teşvik ediyoruz ki bir an evvel bu projeler bitsin ve birlikte İstanbul’a hizmet etsinler. Şu anda onları goremiyoruz ancak inşallah önümüzdeki senelerda biraz daha hızlandırırlar.” tabirlerini kullandı.
Karaismailoğlu, yapılacak lokal seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacağı tezlerinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:
“Ben şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’yım. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde de 24 yıl çalıştım en son bürokrat olarak da en üst düzeyde nazaranv alan birisi olarak İstanbul’un tamamını planlamış ve altyapısını epey güzel bilen birisi olarak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak tüm Türkiye’ye hizmet etme misyonu bana verildi. Ben onun kutsallığını ve fırsatını bulduğum için ülkemize hizmet etmek ismine canla başla çalışıyorum.”
Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı kapsamında hazırlanan “Ulaştırma 2053 Vizyonu”nun ülke idaresi için değerli olduğunu söz eden Karaismailoğlu, bugün yaşanan sıkıntıların âlâ tahlil edilerek, gelecek senelerda çıkacak meselelere bugünden hazırlıklı olunması, planların ona bakılırsa yapılması gerektiğini söylemiş oldu.
Karaismailoğlu, bugünkü gereksinim tahlilleri, gelişmekte olan süreçler, üretim ve istihdamdaki gelişmeler, kalkınma planları ışığında ülkenin potansiyelinin ortak akılla düzgün kıymetlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, bu vizyonla yılların planlanması gerektiğini anlattı.
Son 20 yılda yapılan büyük yatırımları daha da etkinleştirecek ve bunlara yardımcı olacak, ülkenin gelecek senelerda yaşayabileceği sıkıntılar üzerine bugünden hazırlanılmasını sağlayacak master planların şayet olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, “Ülkelerin master planları şayet olmazsa yaptığınız işlerin de bir yararı olmaz. Bunları düzgün planlayıp, birbiriyle entegre edip uyumu sağlamak lazım. Son 20 yıldır 170 milyar dolarlık yatırım yaptık” diye konuştu.
Yapılan yatırımlara ait bilgi veren Karaismailoğlu, ülkenin 2053’e kadar karşılaşacakları olaylara karşı planların hazırlandığını bildirdi.
Karaismailoğlu, 2053 yılına kadar 198 milyar dolarlık yatırım yapılacağını, demir yolu ve haberleşme yüklü yatırım devrine girildiğini kaydetti.
“Ukrayna’nın Karadeniz’deki kıyılarında bekleyen 22 gemimiz var”
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tesirlerine değinen Karaismailoğlu, Ulusal Savunma ve Dışişleri bakanlıkları uyumunda değerli gelişmelerin yaşandığını belirtti.
Karaismailoğlu, Rusya’nın denetimindeki Azak Denizi ve Kerç Boğazı’nda bekleyen ayçiçeği yağı yüklü Türk gemilerinin haftalar evvel döndüğünü anımsatarak, şöyleki konuştu:
“Şu anda bilhassa Ukrayna’nın Karadeniz’deki kıyılarında bekleyen 22 gemimiz var. Bunlardan birden fazla Türk sahipli. Türk bayraklı olanlar da var ortasında. Hatta bugün Ukrayna Büyükelçisi ile istişare yaptık. O gemileri oradan almamız gerekiyor. Başlarda 200’ün üzerinde mürettebat vardı, onların bir kısmını tahliye ettik. Artık 90 mürettebat var lakin onlar tahliye talebinde bulunmadı, gemiyi terk etmek istemiyorlar. Gemilerde tahıl, ayçiçeği yağı, demire kadar yük var. 50 güne yaklaştı. Gemi sahipleri de huzursuz, müjdeli haber bekliyor. Biz de teyakkuz halindeyiz. Arama Kurtarma Merkezimizden çalışan gemi adamlarıyla daima irtibattayız. Hem Rusya hem Ukrayna tarafıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Türkiye’nin haricinde diğer ülkelerin de gemiler var. Bölgede yaklaşık 100 gemi bulunuyor. Bir an evvel bunların kurtarılması lazım lakin savaşın bitmesi lazım. Ayrıyeten geminin haricinde limanda bilhassa Ukrayna tarafında ihracat bekleyen yükler var. Öbür taraftan aslında bizim limanlarda Ukrayna’ya gitmek üzere bekleyen yükler de bulunuyor. Savaş ortamı her şeyi altüst ediyor.”
Birinci yardım ve oradaki yaralıların kurtulması için Ulusal Savunma Bakanlığının uğraştığını vurgulayan Karaismailoğlu, “Biz de onlara gemi tedarikinde bulunduk. Yaklaşık 10 gündür hazır bekletiyoruz, birinci yardım gereçleri ve buraya gelecek yaralıların Türkiye’ye ulaşması açısından lakin orada da mutabakat sağlanamadı iki ülke içinde. Önemli çalışma var, iki tarafla da fazlaca ağır diplomasi devam ediyor. Gönül istiyor ki bu savaş bir an evvel bitsin, hareketlilik yeniden devam etsin. Rusya limanlarında bir nebze olsun hareketlilik başladı fakat maalesef Ukrayna tarafında bu hareketi goremiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Karaismailoğlu, Karadeniz’deki ticaretin de savaştan etkilendiğini, birinci günlerden farklı olarak biraz hareketlilik yaşandığını lisana getirdi. Bilhassa Ro-Ro alanında Rusya limanlarına çalışan Türk sahipli gemilerin olduğunu belirten Karaismailoğlu, savaş ortamından dolayı tedirginlik yaşandığını aktardı.
“Savaş ortamı ulaştırma bölümünü de huzursuz etti”
Havacılık bölümünün de savaştan önemli biçimde etkilendiğine dikkati çeken Karaismailoğlu, Ukrayna hava alanının kapalı olması niçiniyle bu ülkeyle hiç bir havacılık ulaşımının olmadığını bildirdi.
Karaismailoğlu, savaş ortamı olmasaydı Ukrayna’dan önemli turist beklendiğini, Rusya tarafınca da planlandığı kadar olmasa da kıymetli bir turist gelmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışma yaptığını anlattı.
Savaş ortamının tüm dallar üzere ulaştırma dalını de huzursuz ettiğini belirten Karaismailoğlu, savaşın bir an evvel bitmesi temennisinde bulundu.
Karaismailoğlu, deniz yoluyla taşınan yüklerin kara yoluyla taşınmasının mümkün olmadığını tabir ederek, “Büyük bir gemi neredeyse 5 bin kamyonun taşıdığı yükü taşıyor. O yüzden az da olsa denizde olmayan ticari faaliyet, kara yoluna da yansımış oldu. Oradaki talep fazla olunca orada da birikmeler başladı. Gürcistan tarafıyla daima görüşüyoruz, hatta arkadaşlarımız Gürcistan’a gidiyorlar, onlarla görüşüp, trafiği hızlandırma tarafında uğraşımız var.” dedi.
İhracattaki artıştan dolayı hudut kapılarında yoğunluk olduğunu, deniz ticaretinin aksaması ötürüsıyla ekstra yük bindiğini ve hepsini takip ettiklerini vurgulayan Karaismailoğlu, binin üzerinde tırın beklediğini kaydetti.
Karaismailoğlu, Karadeniz’deki mayınlar konusunda iki tarafın da farklı konuştuğuna işaret ederek, “Mayınların bu kadar kısa müddette İstanbul yakınlarına gelmesi mümkün değil. Ukrayna’daki mayınların hür bırakılması bize de garip geliyor. O yüzden daima mayın tarama gemileri dolaşıyor. Bu da bir telaş yaratıyor. Riskli bölge olarak gözüküyor o taraflar. Oradaki ticareti etkileyen faktör bu. Savaş ortamından dolayı birtakım belirsizlikler var. Savaşın bitişiyle bunlar kısa müddette ortadan kalkacak.” diye konuştu.
“Amacımız ortak altyapı şirketi kurmak”
Haberleşme alanında fiber ve ortak altyapı kurulmasının en değerli gündemlerinden biri olduğu bilgisini veren Karaismailoğlu, “Özellikle Türk Telekom’daki pay yapısının değişmesinden daha sonra bu daha da kolaylaştı. Hedefimiz ortak altyapı şirketi kurmak ve mobili birbirinden ayırıp, fiber altyapı ağımızı mümkün olduğu kadar genişletmek.” sözlerini kullandı.
Karaismailoğlu, 5G konusunda önemli çalışmalar olduğuna dikkati çekerek, yerli ve ulusal 5G çalışmalarının devam ettiğini lakin dünyada da 5G’nin hala tartışıldığını lisana getirdi.
Bir taraftan yerli ve ulusal şebeke kurmak için ağır çalışma sarf ederken dünyadaki gelişmeleri de takip ettiklerini vurgulayan Karaismiloğlu, 5G’ye geçildiğinde tahminen abonelerin bunu hissedemeyeceğini lakin bilhassa endüstride, medikalde ve öbür kesimlerde 5G’nin yararının olacağını, bunun da önemli bir altyapı gerektirdiğini bildirdi.
“Yavuz Sultan Selim Köprüsü 2026’da devlete teslim edilecek”
Karaismailoğlu, yap-işlet-devlet (YİD) modeliyle yapılan projelere değinerek, bu ve kamu-özel iş birliği formlarını fizibilitesi uygun işlerde kullanmaya devam edeceklerini, yaptıkları projelerin ardında olduklarını söylemiş oldu.
Projelerin fayda-maliyet-etki tahlillerini yaptıklarında, her istikametiyle faydalı olduğunu gördüklerini belirten Karaismailoğlu, dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını niçiniyle hareketliliklerin azalmasına bağlı olarak projelerin fizibilitelerinde beklenen geri dönüşlerin sağlanamadığını anlattı. Karaismailoğlu, bu yıl prestijiyle gelir akışının artarak devam edeceği bilgisini vererek, bu projelerin 2023’ten daha sonra direkt devlete gelir akışı sağlamaya başlayacağını, 2030’da direkt gelir akışı sağlar hale geleceğini, 2040’ta ise projelerin işletmecinin olmadığı, büsbütün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yönettiği projeler haline dönüşeceğini kaydetti.
YİD’lerin vadeli işletmeler olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün 2026’da devlete teslim edileceğini bildirdi.
Karaismailoğlu, YİD projelerinde değerli gelişmeler olacağına dikkati çekerek, “Özellikle Antalya-Alanya Otoyolu ihalesini hazırlıyoruz. Yaz aylarında YİD olarak ihalesini yapacağız. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projesi’nin ihalesini de hazırlıyoruz. Fizibilitesi uygun projelerde YİD modelini kullanmaya devam edeceğiz.” dedi.
“2024 yılı sonu prestijiyle Ankara-İzmir YHT Sınırı’nı açma gayemiz var”
Bu yıl sonu prestijiyle Ankara-Sivas YHT Sınırı’nı hizmete alacakları bilgisini veren Karaismailoğlu, Ankara-İzmir YHT Çizgisi çalışmalarının da devam ettiğini söylemiş oldu.
Karaismailoğlu, kelam konusu sınırdaki ihale problemlerinin çözüldüğünü, çalışmaların süratle devam ettiğini aktararak, “2024 yılı sonu prestijiyle Ankara-İzmir YHT Çizgisi’ni açma maksadımız var. Ankara-İstanbul güzergahında YHT ile 4 saati bulan seyahat mühleti Bilecik’te çalışmaları süren tüneller bittiğinde 45 dakika daha kısalacak. Önümüzdeki yılın sonuna yanlışsız o tüneller de açılınca müddet yaklaşık 3 saat 15 dakikaya inecek. Onun haricinde da sefer saatlerini de talep çok artırıyoruz. Saat başı tren kaldırma üzere bir gayemiz var.” diye konuştu.
Karaismailoğlu, Kapıkule-Çerkezköy-Halkalı çizgisinde çalışmaların sürdüğünü tabir ederek, bir taraftan Avrupa sınırında Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan ile kapasitenin artırılmasına ilgili görüşmelerin devam ettiğini, bir taraftan da denizde İzmir’den İtalya ve İspanya’ya, Karasu’dan Köstence, Varna, Rusya limanlarına Ro-Ro çizgisinin artırılmasına ait projelerinin olduğunu bildirdi.
Öte yandan, yerli ve ulusal trenin test süreçlerinin sürdüğü bilgisini veren Karaismailoğlu, yaklaşık 6 bin kilometreye kadar test yapıldığını, sertifikasyon süreçlerinin devam ettiğini bildirdi. Karaismailoğlu, “Yerli ve ulusal trenimiz varsayımı yaz ayları ortasında yolcu taşımaya başlayacak, saatte 160 kilometre sürate sahip olacak. Bir taraftan da 225 kilometre/saat sürate kadar çıkabilecek trenin de tasarım çalışmaları devam ediyor. Artık biz, bir taraftan tıpkı zamandamir yolu sınırımızı artırırken demir yolu araçları ve ekipmanları tarafında da epeyce kıymetli işler yapıyoruz. Kendi süratli trenini üreten bir ülke olarak 28 bin kilometreye çıkacak demir yolu sınırımızda da kendi trenlerimizi çalıştırmak için projelerimizi yürütüyoruz.” sözlerini kullandı.
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Sınırı’nın ve Marmaray’ın yapılmasıyla Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz bir akım oluşturularak Kuzey Koridor’a alternatif oluşturduklarını vurgulayan Karaismailoğlu, bu sınırın geliştirilmesi için epey kıymetli çalışmalarının olduğunu lisana getirdi. Karaismailoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı devri haricinde buradan yıllık 5 bin blok tren seferinin düzenlendiğini, yüzde 30 hisse almak için çalışmalar yürüttüklerini söylemiş oldu.
Savaş periyoduyla birlikte Orta Koridor’un kıymetinin epeyce daha açığa çıktığına dikkati çeken Karaismailoğlu, orada da altyapı eksikliğinin olduğunu fakat mevcut çizgisi tam kapasiteyle kullanmaya çalıştıklarını anlattı.
Karaismailoğlu, Divriği-Kars-Ahılkelek çizgisinde kapasiteyi 3 katına çıkaracak yeni ihale çalışmalarının olduğunu belirterek, Nahçıvan üzerinden de farklı bir koridor çalışmalarının olduğunu kaydetti.
“Rize-Artvin Havalimanı’nda birinci test uçuşu bölgede heyecan yarattı”
Bakan Karaismailoğlu, Rize-Artvin Havalimanı’nın da hayli değer verdikleri projelerden biri olduğunu belirterek, “Üstyapı prestijiyle işler toparlandı artık ince işler, yol temasları yapılıyor. İnşallah eksikleri giderdikten daha sonra mayıs sonuna gerçek Rize-Artvin Havalimanı’nı açmak için hazırlıklarımız devam ediyor. Bugün birinci test uçuşu yapıldı, bölgede bir heyecan yarattı.” dedi.
“Kanal İstanbul’un ehemmiyeti daha da arttı”
Kanal İstanbul’un büsbütün alternatif bir su yolu olarak projelendirildiğini tabir eden Karaismailoğlu, “Projede ulaşım yollarımıza başladık, kara yolları ve demir yollarındaki çalışmalarımız başladı. Ulaşım gereksinimlerinin alternatiflerini sunduktan daha sonra hafriyat sürecine başlayacağız. Kanal İstanbul uzun soluklu, maliyeti yüksek bir proje. Bilhassa genel bütçeye yük olmadan projeyi yapmak için de finansal modellerde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah orada da önemli bir gelişme olacak.” diye konuştu.
Karaismailoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Montrö Boğazlar Mukavelesi’nin ehemmiyetinin gündeme gelmesinin akabinde Kanal İstanbul’un bu mukaveleyi tartışmaya açacağına dair tenkitler geldiğinin hatırlatılması üzerine şu değerlendirmede bulundu:
“Bence Kanal İstanbul’un ehemmiyeti daha da arttı. Kanal İstanbul’un imalini eleştirenler yalnızca bu işi bir emlak, rant dedikodu siyasetine dönüştürerek karalamaya çalışıyorlar. meğer biz burada global bir lojistik hareketten bahsediyoruz. Zira bu alternatif bir su yoludur, olması gereken bir projedir. O yüzden bir dedikodu siyasetine alet edilecek yalnızca bir rant emlak projesi olarak göstermek onların sıradanliklerini gösterir. Büyük, kuvvetli Türkiye, bu büyük mega projeleri yapmak zorunda. Ulaşım projelerinde Kanal İstanbul’un altından geçecek olan Halkalı-Ispartakule Demir Yolu Projesi’ne başladık, Sazlıdere Köprüsü ile Başakşehir-Bahçeşehir-Hadımköy Otoyolu Projesi kapsamında Kanal İstanbul’a nazaran projelendirilerek başlandı ve çalışmaları devam ediyor. Montrö’nün Kanal İstanbul ile hiç bir alakası yok. Zira bu mukavele hem İstanbul Boğazı’nı hem Marmara Denizi’ni birebir vakitte Çanakkale Boğazı’nı kapsayan bir mutabakattır. Kanal İstanbul’dan geçenler Marmara Denizi’ni de Çanakkale Boğazı’nı da kullanacak. O yüzden burada Montrö’ye karşıt hiç bir şey yok.”
Kanal İstanbul’un planlanan maliyetinde bir değişiklik olmadığını lisana getiren Karaismailoğlu, Türkiye’de bu işi yapabilecek büyüklükte firmaların bulunduğunu, onlarla bir arada altyapı konusunda dünyanın önde gelen firmalarının da bu projeyi yapabilmek için ortalarında şimdiden yarış yaşandığını bildirdi.
“İstanbul’da yaz ayları prestijiyle metroları açmaya başlayacağız”
Bilhassa İstanbul’da yaz ayları prestijiyle metroları açmaya başlayacaklarını vurgulayan Karaismailoğlu, “İlk Kağıthane-Havalimanı Metro Çizgisi ile başlıyoruz açmaya, peşinden Kadıköy-Kartal-Pendik kontağını Sabiha Gökçen’e kadar uzatacağız. Ayrıyeten Çam ve Sakura Kent Hastanesi’ne yönelik 6,5 kilometre metro çizgisini da ağustos ayı prestijiyle bitirmeyi hedefledik. Belediyenin sorumluluğunda olan 100 kilometrelik metro sınırının da bir an evvel bitmesi gerekiyor. Zira bunlar birlikte planlanmış ve birbirini tamamlayan projelerdir. O yüzden o tarafı da teşvik ediyoruz ki bir an evvel bu projeler bitsin ve birlikte İstanbul’a hizmet etsinler. Şu anda onları goremiyoruz ancak inşallah önümüzdeki senelerda biraz daha hızlandırırlar.” tabirlerini kullandı.
Karaismailoğlu, yapılacak lokal seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacağı tezlerinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:
“Ben şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’yım. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde de 24 yıl çalıştım en son bürokrat olarak da en üst düzeyde nazaranv alan birisi olarak İstanbul’un tamamını planlamış ve altyapısını epey güzel bilen birisi olarak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak tüm Türkiye’ye hizmet etme misyonu bana verildi. Ben onun kutsallığını ve fırsatını bulduğum için ülkemize hizmet etmek ismine canla başla çalışıyorum.”