celikci
New member
Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''Bildiri buram buram darbe kokuyor''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:
- Hükümete geldiğimizde demokrasinden kalkınmaya kadar her alanda yokluk, yoksulluk, yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor.
- AK Parti iktidara geldiğinde CHP Genel Başkanı herhalde ellilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sini elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar aynı yollar mı, gördüğü yollar aynı yollar mı, gördüğü binalar aynı binalar mı, aldığı hizmetler aynı hizmetler mi, ülkenin vizyonu aynı mı? Bir günden bir güne bu zatın ağzından memlekete şöyle iyi bir şey de yapıldı sözünü duymadık.
- Tam tersine CHP Genel Başkanı, tüm konuşmalarında yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya atıyor. Kendisi İzmir milletvekili. İzmir'e bir bak ya. İzmir'e neler yaptı bu iktidar. Çevre illerle, uzak illerle başta İstanbul olmak üzere, Ankara olmak üzere buralara ne gibi bağlantılar yapıldı? Ne gibi yatırımlarla İzmir buralara bağlandı? CHP'nin geçmişinden bugüne İzmir'e yapılmış en ufak bir yatırım var mı ya?
- Öyle ki bir grup emekli amiralin buram buram darbe iması kokan açıklamalarını ekonomiyle ilgilendirerek gündem saptırma olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptu. Darbecinin emeklisi, muvazzafını olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletimize bırakıyorum.
- Bununla da kalmayıp bizi herkesi terörist, herkesi darbeci ilan etmekle suçluyorlar. Tabii kendileri teröristlerle al takke ver külah ilişkisi içerisinde oldukları için teröriste terörist dememizden rahatsız oluyorlar. Çünkü bakıyorlar ki Gabar çökertildi, Cudi çökertildi, Tendürek çökertildi, Bestler Deresi çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar. Daha da ileri giderek, çıkmış bunlardan bir tanesi Suriye sınırında bazı yerleşik durumlar olabilir, bu çok daha isabetli olur diyecek kadar şirazesini kaybetmiştir. Kim bu? Bu da sözcüleri.
- Yine kendileri tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için darbeciye darbeci dememizden de huzursuzluk duyuyorlar. Teröristle, darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek kendi akıllarınca bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem terörist ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar.
- Türkiye daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken, bir grup emekli askerin aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık, net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır. Bu 104’ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor. Kim bilir daha ne kadar çıkacak.
- Hadi 15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp, milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz. Siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz de müsaade etmeyiz. Demek ki mesele korkaklık, mesele yüreksizlik, mesele geçmişten utanmak değilmiş.
- Oturduğu koltuğa mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karısında böyle bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.
- Kılıçdaroğlu dün hızını alamayıp işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en yetkin isimlerinden oluşan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’na saldırmaya kadar vardırdı. Salgınla mücadeleyi siyaset üstü 84 milyonun tamamının sağlığını ilgilendiren milli bir mesele olarak görüyoruz. Bilim Kurulu üyelerimize kadar bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum.
- Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta ölen nice kardeşlerimiz oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık şov uğruna bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabbim ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum.
- En tehlikeli yalan, içine doğruların karıştırıldığı yalandır. CHP Genel Başkanı da doğruluğunu yanlışlığını bilmediğimiz çoğu kurgu olduğu açıkça belli, küçük ve istisnai örnekler üzerinden yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş Türkiye fotoğrafı çizmeye çalışıyor. Türkiye’nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırılar sebebiyle elbette ödediği bir bedel vardır. Koronavirüs salgının özellikle hizmet sektöründeki olumsuz etkilerini gayet iyi biliyoruz. Bir yandan sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken diğer yandan da ülkemizi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelemizi sürdürüyoruz.
- Çevremize baktığımızda Türkiye’nin Kılıçdaroğlu’nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar Türkiye işgal edilse keyifle kadeh kaldıracak kendi ülkelerinden nefret edecek hale gelmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:
- Hükümete geldiğimizde demokrasinden kalkınmaya kadar her alanda yokluk, yoksulluk, yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor.
- AK Parti iktidara geldiğinde CHP Genel Başkanı herhalde ellilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sini elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar aynı yollar mı, gördüğü yollar aynı yollar mı, gördüğü binalar aynı binalar mı, aldığı hizmetler aynı hizmetler mi, ülkenin vizyonu aynı mı? Bir günden bir güne bu zatın ağzından memlekete şöyle iyi bir şey de yapıldı sözünü duymadık.
- Tam tersine CHP Genel Başkanı, tüm konuşmalarında yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya atıyor. Kendisi İzmir milletvekili. İzmir'e bir bak ya. İzmir'e neler yaptı bu iktidar. Çevre illerle, uzak illerle başta İstanbul olmak üzere, Ankara olmak üzere buralara ne gibi bağlantılar yapıldı? Ne gibi yatırımlarla İzmir buralara bağlandı? CHP'nin geçmişinden bugüne İzmir'e yapılmış en ufak bir yatırım var mı ya?
- Öyle ki bir grup emekli amiralin buram buram darbe iması kokan açıklamalarını ekonomiyle ilgilendirerek gündem saptırma olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptu. Darbecinin emeklisi, muvazzafını olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletimize bırakıyorum.
- Bununla da kalmayıp bizi herkesi terörist, herkesi darbeci ilan etmekle suçluyorlar. Tabii kendileri teröristlerle al takke ver külah ilişkisi içerisinde oldukları için teröriste terörist dememizden rahatsız oluyorlar. Çünkü bakıyorlar ki Gabar çökertildi, Cudi çökertildi, Tendürek çökertildi, Bestler Deresi çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar. Daha da ileri giderek, çıkmış bunlardan bir tanesi Suriye sınırında bazı yerleşik durumlar olabilir, bu çok daha isabetli olur diyecek kadar şirazesini kaybetmiştir. Kim bu? Bu da sözcüleri.
- Yine kendileri tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için darbeciye darbeci dememizden de huzursuzluk duyuyorlar. Teröristle, darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek kendi akıllarınca bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem terörist ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar.
- Türkiye daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken, bir grup emekli askerin aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık, net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır. Bu 104’ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor. Kim bilir daha ne kadar çıkacak.
- Hadi 15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp, milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz. Siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz de müsaade etmeyiz. Demek ki mesele korkaklık, mesele yüreksizlik, mesele geçmişten utanmak değilmiş.
- Oturduğu koltuğa mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karısında böyle bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.
- Kılıçdaroğlu dün hızını alamayıp işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en yetkin isimlerinden oluşan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’na saldırmaya kadar vardırdı. Salgınla mücadeleyi siyaset üstü 84 milyonun tamamının sağlığını ilgilendiren milli bir mesele olarak görüyoruz. Bilim Kurulu üyelerimize kadar bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum.
- Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta ölen nice kardeşlerimiz oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık şov uğruna bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabbim ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum.
- En tehlikeli yalan, içine doğruların karıştırıldığı yalandır. CHP Genel Başkanı da doğruluğunu yanlışlığını bilmediğimiz çoğu kurgu olduğu açıkça belli, küçük ve istisnai örnekler üzerinden yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş Türkiye fotoğrafı çizmeye çalışıyor. Türkiye’nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırılar sebebiyle elbette ödediği bir bedel vardır. Koronavirüs salgının özellikle hizmet sektöründeki olumsuz etkilerini gayet iyi biliyoruz. Bir yandan sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken diğer yandan da ülkemizi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelemizi sürdürüyoruz.
- Çevremize baktığımızda Türkiye’nin Kılıçdaroğlu’nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar Türkiye işgal edilse keyifle kadeh kaldıracak kendi ülkelerinden nefret edecek hale gelmiştir.