Çağrışımsal Geçiş Ne Demek Kpss ?

Zeynep

New member
Çağrışımsal Geçiş Nedir? KPSS Açısından Anlamı ve Önemi

Psikoloji ve eğitim bilimlerinde sıkça karşılaşılan terimlerden biri olan "çağrışımsal geçiş", aynı zamanda KPSS sınavlarında da karşımıza çıkabilen önemli bir kavramdır. Bu terim, bir uyarıcı ile bir başka uyarıcı arasında meydana gelen ilişkiler ve bu ilişkinin davranışlar üzerindeki etkileri ile ilgilidir. KPSS gibi sınavlarda, bu tür terimlerin anlamı ve uygulama alanları, adayların psikoloji ve pedagojik formasyon bilgilerini sınamak amacıyla sorularda yer alabilir. Bu yazıda, çağrışımsal geçişin tanımı, önemi ve sınavlarda nasıl karşımıza çıkabileceği üzerine bir inceleme yapacağız.

Çağrışımsal Geçişin Tanımı

Çağrışımsal geçiş, klasik koşullanma teorisinin bir parçasıdır. Ivan Pavlov'un köpekler üzerindeki deneyleriyle tanınan bu kavram, bir uyarıcının başka bir uyarıcı ile ilişkilendirilmesi sürecini ifade eder. Klasik koşullanma deneylerinde, başlangıçta nötr bir uyarıcı (örneğin bir zil sesi), doğal olarak bir tepki (örneğin tükürük salma) yaratmıyordu. Ancak bu zil sesi, yiyecek gibi doğal bir uyarıcı ile birlikte sunulduğunda, köpekler zil sesine de tepki göstermeye başladı. Zamanla, yiyecek yerine sadece zil sesini duyan köpekler, tükürük salma tepkisini gösterdi. Bu, çağrışımsal geçişin bir örneğidir; yani bir uyarıcı, başka bir uyarıcı ile bağlantı kurarak, o uyarıcıya benzer bir tepki oluşturur.

Pavlov’un deneyinde, yiyecek (doğal uyarıcı) ve zil sesi (nötr uyarıcı) bir arada kullanılarak, köpeğin tepki gösterdiği davranış (tükürük salma) oluşturulmuştur. Çağrışımsal geçiş, bu tür koşullanma süreçlerinin bir sonucu olarak, bir uyarıcının daha önce yaratmadığı tepkileri tetiklemesine neden olur. Bu, psikolojinin temel ilkelerinden biri olarak, özellikle öğrenme teorilerinin anlaşılmasında önemli bir yer tutar.

Çağrışımsal Geçişin KPSS Bağlamındaki Önemi

KPSS, genellikle eğitim, psikoloji, pedagoji gibi alanlarda temel bilgi ve kavramların test edildiği bir sınavdır. Çağrışımsal geçiş, bu sınavda yer alan psikolojik süreçler ve öğrenme teorileri ile ilgili sorularla bağlantılıdır. Bu tür sorular, adayların davranış bilimleri ve öğrenme teorileri konusundaki bilgilerini ölçmek amacıyla kullanılabilir. Çağrışımsal geçişin doğru anlaşılması, öğretmenlik, psikolojik danışmanlık, rehberlik ve eğitim alanlarında görev alacak adayların profesyonel becerilerini etkileyen önemli bir faktördür.

Çağrışımsal geçişin öğretmenlik gibi mesleklerde nasıl işlediği, öğrencilerin öğrenme süreçlerinde de önemli bir yere sahiptir. Öğrenciler, öğretmenlerinin verdiği uyarıcılara (sözlü ya da fiziksel) duygusal tepkiler verebilir. Eğer öğretmen bu uyarıcıları olumlu ve anlamlı bir şekilde kullanabilirse, öğrencilerin öğrenme süreçleri de pekiştirilebilir. Örneğin, olumlu bir ödül ya da övgü, öğrenciler için öğrenme isteğini artırabilir ve bu da eğitimde başarıyı pekiştirebilir. Çağrışımsal geçiş burada, öğretmenin kullandığı uyarıcılar ile öğrencinin tepkilerinin şekillendirilmesi açısından önemlidir.

Çağrışımsal Geçiş ve Öğrenme Süreçleri

Çağrışımsal geçiş, öğrenme süreçlerini anlamada önemli bir yere sahiptir. Pavlov'un deneyleri, öğrenmenin nasıl işlediğine dair önemli ipuçları sunar. Klasik koşullanma ile ilgili olarak, bir kişinin önce ilgisiz veya nötr bir uyarıcıya tepki göstermemesi, ancak zamanla o uyarıcının bir anlam ifade etmesi ve duygusal bir tepki uyandırması mümkündür. Bu, eğitimde ve psikolojideki pek çok davranışsal müdahalede de karşımıza çıkar.

Örneğin, öğrencilerin sınıfta bir konuyu öğrenmeleri, başlangıçta sadece öğretmenin söylediği sözlerle değil, öğretmenin beden dili, davranışları veya ses tonu ile de bağlantılı olabilir. Eğer öğretmen belirli bir davranışı ödüllendirecekse, bu ödüller de öğrencinin gelecekteki öğrenme davranışlarını etkileyecektir. Çağrışımsal geçiş, burada da davranışların pekiştirilmesi ve istenilen davranışların ortaya çıkması için kullanılan bir strateji olabilir.

Çağrışımsal Geçiş ile İlgili KPSS Soruları

KPSS’de çağrışımsal geçiş ile ilgili olarak çeşitli sorular yer alabilir. Bu tür sorular, genellikle öğrenme teorileri, psikoloji ve pedagojik bilgiler kapsamında değerlendirilir. Örnek olarak aşağıdaki soruları inceleyebiliriz:

1. **Bir öğretmen, öğrencilere yeni bir ders anlatmadan önce sınıfta belli bir müzik çalmaktadır. Zamanla öğrenciler, bu müziği duyduklarında dersin başlayacağını düşünmeye başlamışlardır. Bu durumda, müzik hangi tür bir uyarıcıdır?**

- A) Koşullu uyarıcı

- B) Koşulsuz uyarıcı

- C) Nötr uyarıcı

- D) Tepki

- E) Uyarıcı

Bu tür bir soruda, müzik başlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Ancak zamanla öğrenciler müzik ile dersin başlangıcını ilişkilendirerek, bu müzikten gelen uyarıcıya tepki göstermeye başlarlar. Bu, çağrışımsal geçişin bir örneğidir.

2. **Bir çocuk, her defasında kırmızı ışığı gördüğünde şeker alacağını öğrenmiştir. Bu durumda, kırmızı ışık hangi tür uyarıcıyı temsil etmektedir?**

- A) Koşullu uyarıcı

- B) Koşulsuz uyarıcı

- C) Nötr uyarıcı

- D) Pekiştireç

- E) Tepki

Burada kırmızı ışık, başlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Fakat, çocuğun şekerle ilişkilendirdiği için, bu ışık zamanla koşullu uyarıcı haline gelir.

Çağrışımsal Geçişin Eğitimdeki Yeri ve Önemi

Eğitimde, çağrışımsal geçişin etkilerini görmek oldukça mümkündür. Özellikle öğretmenlerin, öğrencilere yönelik tutumları ve davranışları bu sürecin önemli bir parçasıdır. Öğrenciler, öğretmenlerinin gösterdiği olumlu ya da olumsuz tutumlarla sınıf içindeki davranışlarını şekillendirirler. Olumlu pekiştireçler (örneğin, ödüller, övgüler) öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumlarını geliştirebilirken, olumsuz pekiştireçler (örneğin, cezalar, kırıcı yorumlar) de öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir.

Bu bağlamda çağrışımsal geçiş, öğretmenlerin eğitim-öğretim stratejilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Öğrencilerin başarıya ulaşmaları için doğru uyarıcıların doğru zamanda kullanılmasının önemi büyüktür. Ayrıca, eğitimde yapılan çeşitli davranışsal müdahaleler de çağrışımsal geçişi temel alarak öğrencilere farklı beceriler kazandırmak için kullanılabilir.

Sonuç

Çağrışımsal geçiş, psikolojik bir kavram olmanın ötesinde, eğitim ve öğrenme süreçlerinde de önemli bir yer tutar. Pavlov'un koşullanma teorisinin temelini oluşturan bu kavram, KPSS gibi sınavlarda psikoloji ve pedagojik bilgilerle ilgili sorularda karşımıza çıkabilir. Öğrenme süreçlerinin temellerini anlamak, çağrışımsal geçişin nasıl işlediğini kavrayabilmek, gelecekteki eğitimcilerin ve psikolojik danışmanların etkili stratejiler geliştirmeleri için kritik bir beceri olarak öne çıkar. Bu nedenle, KPSS adaylarının çağrışımsal geçişi doğru bir şekilde anlaması ve bu bilgiyi sınavda etkin bir şekilde kullanabilmesi büyük önem taşır.
 
Üst